20/02/12 tarihinde 100 Yeni Polis başlıklı bir yazı yazmış ve trafik dernekleri için şu ifadeyi kullanmıştım: “Varlıkları, sizin kaza yapmanıza bağlıdır. Çünkü onlar da bu trafik kazalarından beslenmektedirler. Siz öleceksiniz, sakatlanacaksınız ya da ağır cezalarla mağdur olcaksınız ki, onlar da TV’lere çıkıp konuşabilsinler. Kazaların olmadığı bir yerde onlara da hiç gerek yok ki zaten. Bu yüzden hayat kurtaracak önlemlerin alınmasında da samimi değildirler ve sizi yanıltmaya devam edecekler. Biraz ağır ifade olacak ama kan ve gözyaşından beslenen parazitlerdir bunlar!”
Nitekim de yine öyle oldu. Eski Lefkoşa yolundan Hastaneye giden yol üzerinde iki araç çarpışıp iki vatandaşımız ölünce her kaza sonrası mikrofona uzananan TKÖD Başkanı Mehmet Avcı, yoldaşların olduğu Mağusa Çevre Platforumu’nun düzenlediği eylemde yeni yoldaş olarak yerini aldı. Ama üslubuna dikkat etti. Anlayacağınız takiyye yaptı. İlk kez ceza ve denetimlerden bahsetmedi. “Yolun hatalı olduğundan bahsedip artık hatalı yollardan dolayı konuyu mahkemelere taşıma zamanının geldiğinden” bahsetti. Yani düne kadar hatalı yollardan ölmüşseniz bahtınıza!
Pekala eylemden dolayı hatalı yol düzeltilecek mi? Şüpheli! Ama yeni cezaların geleceği ve denetimlerin artacağı kesin…
Amaç sadece ceza olunca kaos ve gözyaşı da kaçınılmaz oluyor
Nitekim TKÖD Başkanı Mehmet Avcı yoldaşlardan aldığı güç ve yelkenlerine aldığı rüzgarla 48 saat sonra çıktığı ilk programda, yeni ceza müeyiddelerinin uygulanmasını istedi. Yani özüne döndü! Bu cezaların Avrupa’da da olduğuna parmak bastı. Ama nedense sürücülerin lehine olan diğer değerlerden bahsetmedi. Kimse kusura bakmasın ama siz AB’nin eğitimdeki standardını, altyapı sistemini değil de sadece cezai yönünü örnek alırsanız, sadece kaos ve gözyaşı yaratırsınız. Nitekim ağır ceza müeyyidelerinin uygulandığı ülkemizde trafikte maalesef kaostan başka bir şey yoktur!
CTP camiasının Avcı ailesine olan zaafı
Aslında Mağusa Çevre Platforumu’nun bu eylemi düzenlerken TKÖD’e ihtiyacı yoktu. Ama CTP’nin kıvrak, ateşli, genç, dinamik parti Meclisi üyesi Ersan Dağlı, TKÖD’ün orda olmasında ısrar edince Platforum da buna boyun eğmek zorunda kaldı. Sn Dağlı’nın ayni zamanda sigortacı olduğunu belirtmekte de büyük yarar var. Neden ısrar etti bilinmez ama bir hikmeti vardır muhakkak. Zaten CTP camiasının Avcı ailesine olan ilgisi, yakınlığı, sempatisi kamuoyunda bir sır olmadığı gibi, bir başka iddia da sigorta şirketlerinin sigorta yasasında istedikleri yeni düzenlemelerin sigorta şirketlerinin karlarını artıracağıdır. Bunlar düşünüldüğünde de TKÖD Başkanı Avcı ile özel yakınlıklarının ne anlama geldiğini siz tahmin edebilirsiniz.
Demokrasi tacirleri
Demokrasi tacirlerine gelince, hafızalarda taze olduğu için hatırlatayım: Dönemin UBP Genel Sekreteri Turgay Avcı’yı iki vekille birlikte ayartıp bütün demokratik teammülleri alt üst edip koalisyon kuranlar, hükümette kaldıkları sürece ÖRP’ye kol kanat gerip toz kondurmayanlar da yine onlar değil miydi? Gerekçeleri ise ÖRP ile ülkeye demokrasi getirmekti. Demokrasi tacirliği de böyle bir şey olsa gerek! Peki demokrasi geldi mi? Hayır. Zaten demokraside olmayan bir anlayışla hareket ettiğinizde onu kurmanız mümkün değil. Avcı ailesine özel bir sempati duyarlar ama sol partilere mesafelidir bizim yoldaşlar. Baksanıza TDP başkanı Çakıcı Meclis’te dayak yerken bile yardımına gitmediler. Örnek çok ama uzatmayayım.
Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek
Dağlı konusmaşında ilgili makam bulamadıklarından yakındı. Yolun hatalı olduğuna dikkat çekti. Düzeltilmesi için ne gerekirse yapılacağından bahsetti. Üstü kapalı UBP’ye yüklendi ama yolun 4 yıl önce ÖRP-CTP-BG döneminde tamamlanıp hizmete girdiğini unuttu ya da işine öyle geldi! Amaç zaten üzüm yemek değil bağcıyı dövmekti.
Üstelik yol yapılırken bile ciddi eleştiriler almıştı ama dinleyen kimdi. Yol trafiğe açılırken kazalar da çorap söküğü gibi geliyordu. Ama sadece o yol değil, yolların tamama yakını hatalı idi. Çemberimsi çemberler, ana yollara çıkan tali yollar, tüm uyarılara rağmen düzeltilmeyen standart dışı levhalar ve ölüp giden insanlar. Ama o zaman CTP’li Ersan Dağlı’nın trafikte eylem yapmak dikkat çekmek aklına gelmedi. Çünkü hükümette idiler ve direksiyonda kendi gumbaroları vardı.
Örgütleri bir talimatla susturdular
Dahası Trafikte Radar Kameralara karşı gelip eğitime öncelik verilmesini ve altyapının düzeltilmesini talep eden örgütleri bir talimatla susturdular. Daha doğrusu güdümlerindeki KTEZO’yu kafakola alarak KTÖS’le trafikte yürüttüğü kampanyayı sonlandırmak zorunda bıraktılar. Halbuki O kampanya durdurulmasa bugün yüzlerce insan hala aramızda olacaktı…
Rejim trafik bahanesi ile topluma habire bodoslama bindiriyor…
Bırakın trafikteki hataları düzeltmeyi, rejimin komiserliğini yapan bir adamın yürüttüğü ceza kampanyasını fırsat bilerek doğru dürüst yolun bile olmadığı bir ülkede yol yapacaklarına milyonlarca euro harcayarak Radar Kameraları getirip okkalı para cezalarını yürürlüğe koyan yine onlar değil miydi? Pekala tüm bunlar çözüm oldu mu? Yine kocaman bir Hayır. Hatta kazalar rekor seviyesine ulaştı. Neden? Siz trafiği bir bütün olarak ele almaz ve ondan ekonomik ve siyasi rant etmeye kalkarsanız olacağı budur. Radar Kamera projesinde birileri zengin edilirken, Devlet kasasını dolduruyor ve rejim de trafik bahanesi ile topluma habire bodoslama bindiriyordu.
Sistemin taşeronu belediyeler…
Sistemin taşeronu belediyeler ise yeni yasa gereği ihya oluyor, kasaları para doluyordu. Girne Belediyesi Polis teşkilatına daha etkin çalışması için 5 yeni Polis aracı hibe ederken, CTP’li Sümer Aygın mutluluktan uçtuğunu ifade ediyordu. E uçar tabii! Trilyonlar kimin kasasına girse mutlu olmaz mı zaten?
Sistem onları beslerken, onlar da sistemi doğal olarak destekliyor. Trilyonların aktığı bir ceza sisteminde, altın yumurtlayan tavuğun kim kesilmesini ister ki? Bu ekonomik rantdan kim vazgeçer ve trafikteki sorunların çözülmesini kim ister? Kimsecikler istemez! Ama bugün trafiği konuşuyorlar ne hikmetse. Kendi dönemlerinde yapılan mühendislik harikası yolu bile UBP’ye mal etmek, onu trafik üzerinden dövmek istiyorlar. “İlgili makam bulamıyorlarmış”. Ucuz politika dedikleri budur işte.
Herşeyi UBP’ye yıkmak moda olmuş
Sendikalara bakıyorum; Bildirileri işbirlikçi UBP hükümetleri ile başlıyor. İşbirlikçi olan bir tek UBP’mi? Bir önceki Sosyal Güvenlik Yasasını nenem mi çıkardı? Muhaceret Yasaları ile oynayarak adaya onca nüfusu babam mı taşıdı? Yeni Boğaziçi’nde köyün üzerinden yüksek gerilim hatlarını kuşlar mı geçirdi? Koruma altında olan güzelim bakir Karpaz’a adanın her tarafından aylarca protesto yapılmasına rağmen yapılaşmanın önünü açacak olan elektriği şeytanlar mı götürdü? Bugün bize zorla empoze ettirilmek istenen TC’den ithal Pakette CTP’deki Komiteler de oy vermiyor mu? Muhalefette olmalarına rağmen toplumun çıkarlarını değil de TC’nin çıkarlarını ön planda tutan siyasi partilere hiçbir sözünüz yok mu? Daha dün istifa etmiş Lefkoşa ilçe Başkanı Ali Seylani, CTP’deki AKP hayranlığına dikkat çekmedi mi? Herşeyi UBP’ye yıkmak çok kolay ama bu hiçbir sorunumuzu çözmez.
Polis terörüne söyleyecek bir sözünüz var mı?
Trafiğe dönersek tabii ki eylem yapılmasın demiyorum ama bunu insanların acılarını ve yaralarını istismar ederek yapmayın. Rejimin komiserliğine soyunmuş, siyasi ve maddi rant elde etme peşinde koşan insanlarla değil, insanı değerlerle gündeme getirelim. İşte o zaman sonuç alırız. Etkili olup hayat kurtarmak isterseniz, trafiğin basit kurallarının da hayata geçirilmesini isteyeceksiniz. Örneğin sürücülerin gözünü aldığından, reklam panolarının sökülmesini isteyeceksiniz. Standart dışı tüm trafik levhalarının değiştirilmesini isteyeceksiniz. Dahası trafiği bahane ederek toplum üzerinde estirilen Polis terörüne söyleyecek bir sözünüz de olmalı. Tüm bunlar da birer AB normudur, bilginiz olsun! Özetle, bu kan tüccarlarının ve demokrasi tacirlerinin yanında dururken dikkatli olun derim. Takdir ve tercih sizin!