Tüm bu gelişmeler olurken TBMM içinde gizli oturumlar düzenlenerek Mustafa Suphi ve partisine karşı nasıl tedbirler alınacağı üzerinde öneriler yapılıyordu. İşte şimdiye kadar tabu sayılan bu oturumları sizlere sesonline yazarlarından Talat Ulusoy’un (18-26 Ocak 2012 tarihleri arasında “Gizli Oturum” başlıklı dört makalesinden) aynı web gazetesindeki yazılarından aktaralım:
Başkan- Bu konuyla ilgili olarak Tokat mebusu Mustafa Beyin bir önergesi var, okutuyorum.
Büyük Millet Meclisi Yüce Başkanlığı’na
Büyük Millet Meclisi’nin oluşumuna yol açan sebeplerin en önemlilerinden biri de memlekette güvenlik ve düzenin sağlanması ile halkın fikirlerinin bir nokta etrafında birleştirilmesinden ibaret olduğuna şüphe yoktur. Memleketin on on beş senedir particilik belasıyla maruz kaldığı felaket ve bu nedenle kamu düşüncesinde oluşan işaretler açıklama arzusundan uzaktır. Yüce meclisin oluşumu sırasında bütün onurlu üyeler memleketin kurtuluş ve bağımsızlığından ve Hilafet Makamı’nın kurtuluşundan başka bir amaç gütmeyeceğine dair yemin ettiği halde esef ederim ki şerefli arkadaşlardan bazı kimselerin bütün bu hakikatlerin tersine olarak memleket içinde, hem de açıkça Hazreti Peygamber’in dinine karşı olarak bir takım akımlar doğmasına ve kendi kendine bu konuda konferanslar düzenlenmesine, velhasıl her suretle faaliyet etmekte olduklarına üzülerek bilgi sahibi oldum. Şöyle bir zaman memleketin sükun ve birliğe olan şiddetli ihtiyaç karşısında bütün değerli arkadaşlarımı bu tür parti ve ayrılıklardan sakınması ve tersi davranışı sabit olanların Meclis’ten çıkarılması konusunun karar altına alınmasını memleketin selameti ve millet namına öneririm.
2 Kanunusani 1336
Tokat Mebusu Mustafa
Başkan- Bu meseleye dair bir önerge daha vardır, okuyoruz.
(Önerge okundu.) (Bu önerge maalesef yok-TU)
Başkan- Efendim müsaade buyurursanız önce önerge sahiplerine söz vereyim, sonra diğer arkadaşlara. Söz Mustafa Bey’in… Önce Fevzi Paşa Hazretleri’nin özel düşüncelerini öğrenelim, bir parti lehinde propaganda yapıldığı…
FEVZİ PAŞA (Milli Savunma Bakanı) (Kozan)- Efendim, Diyarbekir’e (P) teşkilatına memuren gönderdiğimiz (P Teşkilatı o zamanın MİT’i-TU) özel görevli; yolda gördüğü durumları açıklayan bu telgrafı çekiyor. Bildiğiniz üzere mahkemeler tarafsız ve bağımsız olmalıdır. Bu gibi hareketler ve düşünceler kesinlikle görevine etki eder. Yüce Meclisiniz neye karar verirse o uygulanır. Böyle bir davranış tarzı şüphesiz ki olamaz ve onun için arz ettim. Yüce Meclisiniz… kendi-mahkeme etkisiyle… Yüce Meclis’iniz ne yolda karar verirse o yönde olur.
MUSTAFA BEY (Tokat)- Efendiler geçenlerde Atpazarı’nda zorlanmadan, genç üç dört köylüye tesadüf ettim, konuşuyorlardı. Ben de kulak misafiri oldum. Köylüler diyorlar ki; burada bir dernek kurulmuş, bolca para veriyorlarmış, hem oradan para alacağız, hem de zenginleri soyacağız ve saadetimizi temin edeceğiz. Bütün gün çift ile uğraşmaya… para almışlar…
Ben bunları dinledikten sonra aşağı yukarı geldim, araştırmada bulundum. İş bizim içimizde… Karahisar mebusu, Şeyhi Servet Efendi, bir de Mardin mebusu üç. Anlaşıldı mı. Benim işittiğim bunlar… Bir de yabancılardan para almışlar, bilmem ne yapmışlar. Bunlar köylüleri teşvik ediyorlarmış. Biz buraya bunun için toplanmadık, düşmanı kovmak, memlekette birliği hasıl etmek, bağımsızlığımızı kurtarmak, sınırlarımızı tayin etmek için toplandık. Halbuki bunlar öyle bir bomba bırakıyorlar ki ne memleket, ne de halk kalmayacaktır. (Alkışlar) Millet birbirini kıracaktır. Zannedersem bu gibilerin meclisten ihracı lazımdır. Bizi vekil atayanlar buna kesinlikle razı değildir.
Başkan- Erzurum Müdafai Hukuk Cemiyeti adına şimdi bir telgraf gelmiştir. Erzurum Belediye Reisi Zakir Bey, zannederim belediye reisidir. (Telgraf okunur) (Yaşasın Erzurumlular sesleri). (Bu telgraf yok-TU)
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Efendiler, vaktiyle Baku’da Mustafa Suphi başkanlığında bir heyetin memlekete gelmek isteğinde bulunduklarından, bunların bir komünist partisine bağlı olduklarından bizi haberdar etmişlerdi. Bu Mustafa Suphi’nin ahlakı hakkında bilgi sahibi olan bir çok arkadaşlarımız var. Saygıdeğer Erzurum halkı bunu en yakından tanıyanlardır. Halbuki Mustafa Suphi son zamanlarda memleketimize gelmek üzere bulunuyordu. Bunların bir kısmını sahil yolula göndermişler, kendisi de Kars üzerinden gelmek istiyordu. Bunu haber alan Erzurumlular böyle bir adamın memleket dahiline girmesinden son derece heyecanlanmışlar ve memlekete sokulmaması için girişimlerde bulundular. Resmi makamlara başvurdular. Bu adam memleketimize girerse parçalarız.
Tartışmalar başka oturumlarda da devam eder:
MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)- Efendiler, zannediyorum ki gayet önemli ve ciddi bir mesele üzerindeyiz. Şerefli arkadaşlar farklı bakış noktalarını ortaya koydular. Bendeniz de bu münasebetle bu konuda, gerek Hükümet adına, gerek şahsım adına birkaç noktayı kısaca arz edeceğim.
Hakikaten milletimizin durumu ve işlerin ciddiyeti herkesçe açık ve kesin olarak bellidir. İşte bu hakiki milli emelleri sağlamak amacıyla, burada dahi toplanan Meclis’iniz, noktayı nazarlarında izleyeceği esaslarda, bu milli emel ve arzuların elde edilmesi noktayı nazarından ayrılamaz. Şüphe etmiyorum ve hiç kimsenin şüphe etmeyeceğini zannediyorum ki Büyük Millet Meclisi ve onun Hükümeti’nin bugüne kadar izlediği siyaset tamamen milli emellere uygundur. Bu siyasetin ne olduğunu tekrara lüzum görmem. Yalnız iki kelimesini söyleyeceğim, ki o da milli sınırlar içinde milletin bağımsızlığıdır ve bu gayet kuvvetli ve büyük mana ifade eder esastır. Bugüne kadar bu esastan ayrıldığımıza delil olacak en ufak bir iz bile göstermek mümkün değildir.
Efendiler, bu iki esas üzerinde yürüyen insanlar, düşünen beyinler tabi olarak Komünizmin yaygın ve bu sınırları parçalayan esasları ile uyuşamaz. Bundan ötürü Yüce Heyeti’nizin izlediği siyaset hiçbir vakitte Komünistlik esasına dayalı değildir. Bu böyledir, bunu tekrar ediyorum, bir defa daha. Fakat yine malûmunuzdur ve cihanın malûmudur, ki bu millî esaslarına derin bağlarla sadık kalan Meclis’iniz ve Hükümet’iniz bağımsız bir devlet olarak Rusya Bolşevik Cumhuriyeti denilen bir devletle siyasi ilişkilerinde hiçbir vakit Komünistlik ile Bolşeviklik esaslarını dahi ağzından çıkarmamıştır. Sanıyorum ki Dışişleri Bakanı’nız çeşitli nedenlerle bu yanını açıklamıştır. Bu nedenle bendeniz tekrar ediyorum, milletimizin, devletimizin, Yüce Heyet’inizin Ruslarla olan ilişkileri doğrudan doğruya iki bağımsız devletin karşı karşıya olan ve her biri kendine ait olan gayelerini tamamen korumak koşuluyla, bugüne kadar böyle olduğu, bugünden sonra da böyle devam edeceğine şüphe etmeyiniz. Resmi Rus Bolşevik Hükümeti, resmi devlet adamları bizim olan, bizim resmi devlet adamlarımızla olan ilişkilerinde Rusya içinde bu milletin soysuz, herhalde sersem birtakım evlatları oralarda da serseriliklerine devam etmişlerdir. İşte bu serseriler bir iş yapmak hülyasına kapılarak görünüşte memleketimize ve milletimize yararlı olmak için Türkiye Komünist Fırkası diye bir parti meydana getirmişlerdir ve bu partiyi kuranların başında da Mustafa Suphi ve onun gibiler bulunmaktadır. Bunlar doğrudan doğruya bir vatansever duygu ile ve bir hakiki milli duygu ile değil, benim kanımca belki kendilerine para veren, kendilerini koruyan ve bunlara önem veren Moskova’daki prensip sahiplerine yaranmak için birtakım serserice girişimlerde bulunmuşlardır. Bunların yaptıkları girişim Rus Bolşevizmi’ni çeşitli kanallardan memleket içine sokmak olmuştur. Bu suretle memleketimize, milletimize dışarıdan komünizm akımı sokulmaya başlanmıştır.
Diğer taraftan efendiler, memleket içinde komünizmin ne olduğunu bilmeyen, fakat bu temellere dayanaraktan şekillenmiş olan, örgütlenmiş bir Bolşevik kuvvetinin bizim için kurtuluş gücü olabileceğini söyleyen birtakım insanlar dahi, bu dışarıdan gelen Komünizm akımına temas etmeksizin kendiliğinden Komünizm teşkilatı yapmak hevesine düştüler. Bir zaman geldi ki Ankara’da, Eskişehir’de, şurada burada memleketin hemen bir çok yerlerinde bir çok insanlar, birbiriyle bağlantıda olmaksızın, Komünistlik teşkilatı kurmaya ve aynı zamanda da dışarıdan birtakım insanlar başıboş olarak memlekette dolaşmaya ve aynı zamanda propaganda yapmaya başlamışlardır… Heyeti Vekileniz… Herhalde bu memlekette ve bu millet içinde Komünizmin mahalli tatbik bulamayacağına kani idi ve kanidir. Komünizmin ne olduğunu bilirse aydınlar, o zaman memleket içinde uygulanmasına izin verebilir. Fakat aydınlar dahi dahil olduğu halde Halk, Ordu Komünizmin ne olduğunu bilmiyor. Yalnız kurtarıcı güç olabileceği inancına sahip olmuş ise o zaman körü körüne cahilce komünizm olabilir veyahut milletin az bir bölümü, pek az bölümü eğilim gösterebilir. Böylece azınlığın da azınlığı denecek mertebede oluşacak bu kuvvet kendini yaygın ve egemen bir kuvvet farz ederek, çünkü bilinçsiz surette bir örgüt olacağından derhal memleket içinde –doğal olarak bu gibi inkılâblar milli genel kurulumuz tarafından derhal imha edileceğine eminiz- herhalde bir taşkınlık olabilir, bir inkılâb girişimi olabilir. Bu varsayımla Hükümet önlem düşünmek zorunda kalır.
-DEVAM EDECEK-