z Güncelson siyasal gelişmelerSon politik gelişmeler: Downer Eroğlu’nu gördü ve ülkesine uçtu
yazarın tüm yazıları:

Son politik gelişmeler: Downer Eroğlu’nu gördü ve ülkesine uçtu

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

BM özel temsilcisi Alexander Downer Eroğlu’na bir ziyaret yaptı ve çekip gitti. Bundan sonra iki liderin ve ekibinin görüşmeleri olabilirse temsilci yardımcısı önünde yapacaklar.

BM genel sekreterliğinin uluslar arası konferans olmadan bunların ilerleme yapamayacaklarına inandığı anlaşıldı. Çok sesimiz duyulmaz diye şikâyet ederiz ama sesimizi duymak istese muhalif partilerimizden bile ciddiye alınacak bir ses duyup da yararlanabilecek değil. Rum tarafına baksa durum daha da vahim. Kıbrıs’a yardımcı olsun diye seçilen BM dışında elinde yardımcı olabilecek biraz güç olan her devlet karar verdi ve BM’yi görevlendirdi. Güvenlik konseyi üyesi olmayan AB de yardımı BM’ye havale etti. Lakin Rum yurttaşlarımızın partileri sıraya girdi, BM’ye ver yansın ediyor.

Bizimkiler Türkiye’nin ağzına bakar ve o ağız ayni zamanda hükümete katılacak olanlara onay veren ağızdır da onun için muhalefet de artık onu izlemeyi, hiç değilse onunla ters düşmemeyi seçti.

Rum yurttaşlarımızın temsilcileri ise kendilerine tek destek olabilecek olan BM’i hedef tahtası yaptı. Yani partiyi kaybettiler. AKEL yetkilidir ama yolu açamadı, muhalifleri ise ya hey! Kedinin boynuna zil takma kararı veren fareler gibi öneriler yapıyorlar. Bunlar olmazsa olmaz diye kırmızıçizgiler çizdiler ve sürekli aşağıladıkları güçlerden medet bekliyorlar. Hem kendi adlarına Türkiye’nin elini bükmesini isterler hem de onlara söve saya isterler.

Rum tarafı AB’yi de karşısına aldı çünkü AB’nin Kıbrıs politikası BM’yi destekleyerek çözüm sağlamaktır. BM ile kapışılmasına ve genel sekreterin konferans toplama girişimine taraftardır.

Açıkça Rum yönetimi Kıbrıs sorununu çözme yolunda yalnız kaldı ve gücünü yitirdi. Rusya bunu dolduracak değildir. Kıbrıs sorununun devamını isteyen eski nüfuz bölgeleri politikasında direniyor. Onun desteği sadece uzatmaya yeter.

Kıbrıs’ta çözümü hayati sayan Türk tarafı da başka alternatif yaratmayı istemeyen Türkiye’nin elinde kaldığı için çözüm yeni yollarının bulunmasına kaldı.

YKP bir çerçeve antlaşmasına varılması için paket görüşmenin terkedilmesini ve sorunun ortak hükümete devrini önerir.

UBP İÇİNDE KAYNAŞMA DEVAM EDİYOR

UBP’nin sürekli bunalım yaratan paket ve diğer uygulamaları ülkeye bol eylemli günleri getirdi. Halkın temsilcileri eylem yapmak için yeni yöntemler arıyor. Lakin ipin ucu Ankara’da olduğu için UBP umursamıyor. Amma UBPliler umursuyor çünkü ucu yandaşlara da dokunuyor. Biri yer biri bakar yiyenlere bakarak kendileri yemek isteyen de var.

Bu iştah kasbartıyor ve muhalefet hem eylemleri destekliyor hem de fazla bulaşmayıp sonunda Türkiye’nin kendilerini defterden düşürmesini istemiyor.

Kıbrıs sorununda bile milli politikayı destekler görünmekten vazgeçemiyor. Hatta Eroğlu’nu taviz vermek ve zemin kaybettirmekle bile suçluyorlar.

Bu siyasi gelişmelere eylemlilik içinde olanlar yeni bir siyasi güç yaratmayı da düşünüyor. Lakin siyasilere bağımlılık hastalığı nedeniyle ve partilerin adaylıklar sırasında üyelere hükmetme yeteneğini korudukları için yeni bir güç yaratmadan bir siyasi partiyi gemleme olanağını bulamadıkları gibi yenisini de yaratmıyorlar.

Çalışmalar hala devam ediyor. Kıbrıs Varoluş Hareketi gibi çalışmalar bunu kanıtlıyor.

Bunalım güvenilir ve verdiği sözün gereğini kıvırtmadan yerine getirecek bir oluşum sahibi olabilme sorunudur.

DİNCİ YETİŞTİRME GAYRETİ YENİ KÜLLİYE İLE DEVAM

AKP hükümeti Türkiye’de dindar gençlik yetiştirme hedefini açıklama cesaretini gösterme noktasına ulaştı. Burada da TC yardımlarını kullanarak camiler, imamhatipler ve üniversiteler ile atağa geçti ve buna devlet destekli cemaat külliyesi de eklendi.

Devlet okullarında da din eğitimi ile başlayan değişim müfredata da el attılar.

Halkın genelde tepkisini düşünme gereği de gösterilmiyor, yasalardaki yetki ve tanımlara da önem verilmiyor. Hükümet adlı acentalarının üyelerinin anayasa ve yasalara aykırı kararlarını yeter sayıyor.

Türkiye’de hükümet değişse burada yıllarca uyum çalışması gerekecek.

Utanmazlık o kadar arttı ki Evkaf da artık kimseyi sallamadan müfredat ve eğitim kurumu kurulması için kendi kendini de yalanlayarak izinler verebiliyor; çünkü izin almayanlara uzun süreli yok pahasına arazilerini verebiliyor. Bir üniversite için özel olarak levha asanı bile ve üniversite olmadığı halde tabelasını söktüren ve bu konuda devlet tekeli olduğunu gösteren hükümet artık tekele falan beş para kıymet biçmiyor. Servet Sami Dedeçay’ın kulakları çınlasın. Önce yok pahasına arazi verip sonra mecbur olunursa milli eğitim yasasına aykırı eğitim kurumu izni verilir!

TARIM BAKANLIĞI DONSUZ YAKALANDI

Patates ihracatında halka hastalıklı patates yedirdiklerinin ortay çıkışından sonra şimdi de zehirli ve yasak tarım ilaçları atılmış greyfurtlar Mersin’den döndü. Bunlar anavatanlarını da hastalık bulaştırarak ve zehirli madde satarak mahvetmekten çekinmedikleri gibi “Mersin geçilmez” sloganının kullanıldığı saldırılara uğramasına aldırmıyorlar.

Bu hastalıklı ve zehirli maddlerin ne olduğu ancak günler ve hatta aylar sonra halka duyuruluyor.

UBP siyasileri vurdum duymaz ama atamalardan başka çok sayıya düşürülen ve terfiler yapılmadığı için boş kalan yerlerdeki ve dolu olan yerlerdeki üst kademe de halka saygısızlık edip bu dehşetengiz durumu duyurmuyor.

Sanki Mersin gümrükçüleri Kıbrıs’tan mal gitmesini engelliyorlarmış gibi haberlere izin veriyorlar. Aslında Mersin’deki sorun rüşvet işidir. Rüşvetçilerin ticarete engel çıkarıp tüccarı rüşvet ödeme zorunda bıraktıkları biliniyor. Yoksa Mersin neden hastalık ve zehir nedeniyle geri çevirsin?

 

BULUT DİYE BİR SORUNUMUZ DAHA OLDU

Bir kişi daha gelip Kıbrıs’ı kurtarmaya soyundu. Batan bir yapsatçının mallarını devralarak çok ucuz fiyata satmaya başladı ve yeni inşaat için bol yatırım vaadinde bulundu. Halbuki biriken yarım ve bitmiş inşaatlar dururken yatırım teşviklerinin bile artık kaldırılması gereken inşaat kesimlerinden olan konut inşaatı için başkasına gerek yoktu. Tam tersi haksız rekabet yani damping yapılmasına olanak vermek hangi ekonomik akla uygun görüldü bellidir. Artık dedikodularla kendi, ekonomisini düzeltenler konuşulacak.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin