yazarın tüm yazıları:

EYLEM VE GREV SÜRÜYOR

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Teknecik Santrali eylemi tüm coşkusu ile devam ediyor

19 Ocak, Perşembe günü süresiz greve başlayan EL-SEN ve TEL-SEN’in eylem ve grevleri devam ediyor.

Perşembe sabahı başlattıkları grevin akşam Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesine rağmen işbaşı yapmayan El-Sen üyeleri Teknecik Elektrik Santralı yakınında eylemlerini sürdürüyor.

El-Sen Başkanı Tuluy Kalyoncu, 18 Ocak, Cumartesi günü saat 10.30’da eylemdeki personeli toplayarak gelişmeler hakkında bilgi verdi. Kalyoncu burada yaptığı açıklamada, Küçük’ün Cuma günü yaptığı açıklamada, KIB-TEK’in ve diğer kurumların özelleştirilebileceğini ifade ettiğini belirterek, “bizim tepkimiz de bunadır. Toplumsal varlıklarımızın ve irademizin elde kalmasını istiyoruz. Bizim tepkimiz sadece çalışanların gelecekleri ile ilgili değil, toplumsal varlıklarımızın korunmasına yöneliktir” dedi.

Bazı yetkililer tarafından ortaya atılan sabotaj iddiaları konusuna da değinen Kalyoncu, bunun gerçekleri yansıtmadığını, gerek Teknecik santralinin gerekse şebekelerin korunması için sendika olarak gerekli arkadaşları görevlendirdiklerini söyledi.

“Olay farklı bir boyut kazanıyor. Direniş daha büyük bir boyuta gidiyor” diyen Kalyoncu, Küçük’ün “işlerine dönmezlerse yerlerine başkalarını alırız” şeklindeki açıklama yaptığını söyleyip buna karşı “Bu ancak padişahlıkla yönetilen yerlerde olabilir. Böyle bir yasal hakları yoktur. Kurumun disiplin tüzüğü vardır bu tüzüğe göre 30 gün süre işine gitmeyen birinin işine son verilebilir. Birlikte davrandığımız sürece kimse bize dokunamaz. Ya hepimiz kurban olacağız ya bu mücadeleden alnımızın akıyla çıkacağız.” şeklinde konuştu.

Kalyoncu, konuşmasının sonunda diyaloga açık olduklarını, hiçbir zaman kaçmadıklarını, iki yıldır zaten bunu yapmaya çalıştıklarını ifade ederek, talepleriyle ilgili görüşmeye ve halkın daha fazla mağdur olmadan bu sorunu çözmeye hazır olduklarını vurguladı.

 

Polis zoru ile santraller çalıştı, ana hatlardaki arıza nedeniyle soruna çözüm olmadı

20 Ocak, Cuma günü Teknecik Elektrik Santralında çalışanların ‘çalışmama eylemi’ sürerken, AKSA firmasından polis zoruyla santrale giren 8 kişilik ekip saat 17.10’da dizel santralleri çalıştırmaya başlamıştı. Ancak 22 Ocak’ta Teknecik – Lefkoşa hatlarında saat 07.30 sıralarında ve ardından Teknecik – Geçitkale ile Geçitkale – Kalecik 132 kv havai hatlarında saat 08.40’da arıza meydana gelmesi sebebiyle elektrik sisteminin ana taşıyıcı hatlarının devre dışı kaldığı KIB-TEK tarafından açıkladı. Bu nedenle Kalecik üretim santrali tamamen devre dışı kalırken, Kalecik ile Teknecik üretim santrallerinin irtibatı koptu.

“Biz bu psikolojik bozukluk içinde böyle önemli bir alanda çalışma riskini üstlenmek istemiyoruz” diyerek EL-SEN üyelerinin işbaşı yapmaması nedeniyle yaşanan arızalara müdahale edilmiyor.

 

TEL-SEN grevi devam ediyor

Pazar günü TELSEN, Telekomünikasyon dairesi önünde basın açıklaması yaparak, grev gerekçelerini açıkladı. Tel-Sen Başkanı Tamay Soysan meşru haklarını kullanarak yasalara uygun bir şekilde grevlerini gerçekleştirdiklerini dile getirerek, grevi kırmak için belli başlı santrallere müdahale edilmeye çalışıldığını söyledi. Girne santralinin çökme aşamasına geldiğini ifade eden Soysan, bunun grevi kırmak için yapılan müdahalelerden kaynaklandığını söyledi.

Telekomünikasyondaki grev nedeniyle de telefon ve internet hizmetlerinde zaman zaman aksamalar oluyor.

 

Yasaklandı mı, ertelendi mi?

“Bakanlar Kurulu, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nda, Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası’nın (El – Sen) bu sabahtan itibaren başlattığı süresiz grevi 60 gün süreyle yasaklama kararı aldı”

Tatar, “Bakanlar Kurulu, 421996 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası’nın 16. maddesinin 3. fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak, elzem hizmet görevi yürüten Elektrik Kurumu bünyesinde faaliyet gösteren tüm birim ve tesislerde El – Sen’e üye olan veya olmayan tüm çalışanların KKTC çapında başlatmış olduğu grevin, genel sağlığı, ulusal ve kamu güvenliğini bozucu niteliği olduğu nedeniyle 19 Ocak 2012 tarihinden itibaren 60 gün süreyle grev yasağı konulmasına ve Savunma Nizamnamesi’nin 79 ve 3. maddesi gereğinde ekteki 2012 Grev Yasağı Emirnamesi’nin Resmi Gazete’de yayınlanmasına karar vermiştir” demişti…

Ama Küçük ayni fikirde değil;

“Küçük, ülkede Perşembe sabahından itibaren başlatılan TEL-SEN ve EL-SEN’in grevlerini anımsattı ve hükümetin yasal hakkını kullanarak Bakanlar Kurulu kararı ile EL-SEN’in grevini erteleme kararı aldığını hatırlattı”

Ertelendi mi, yasaklandı mı onu bile bilmeyenler hukuk devletinden bahsediyorlar…

 

starKIBRIS haberi şöyle:

‘KIB-TEK ALACAKLARINI TAHSİL ETSE SORUN OLMAZ’

Hasan Hastüre’in Ada TV ekranlarında gündemdeki konu başlıklarını yorumladığı Son Nokta programında EL-SEN’in süresiz greve giderek uzun süreli elektrik kesintilerine gitmesiyle ilgili konuyu yorumladı. Elektriğin hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyen Hastürer, bu yaşanılan grevlerin neden ve nasıl bu noktaya geldiği konusunda değerlendirmelerde bulunarak, ‘bu işler buraya geliyorum diyordu’ dedi.

 

ELEKTRİK HAYATIMIZIN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI: Hayat susuz olmaz bir de sanıyorum elektriksiz. Gerçekten ikisi de hayatımızın vazgeçilmezidir. Suyun hayat olduğunu hep beraber söylüyoruz. Elektriğe geldiğiniz zaman ise, kendi adıma söyleyeyim elektriğin çok yaygın kullanılmadığı dönemleri de anımsıyorum. Küçük Kaymaklıda 63’de göçmen olduğumuz zaman elektriğimiz vardı ama çocukluk yıllarımda hatırlıyorum elektrikle değil gaz yağıyla çalışan buzdolabı vardı. Göçmen Köy’e yerleştik, Göçmenköy’de önceleri evlerde elektrik alt yapısı vardı, elektrik yoktu. Sonra santral jeneratör kuruldu, akşamları birkaç saat elektrik olurdu. Şimdi birkaç saat elektrik kesildiği zaman hayatımız etkileniyor ama birkaç saat elektrikle idare ediyorduk. Hiç kuşkusuz zor ve olumsuz günleri düşünerek elektriksizliği kabul etmek mümkün değil. Elektrik hayatımızın vazgeçilmez parçası oldu. Elektrik olmadığı zaman bir anlamda hayat duruyor su bile devrede olmuyor.

 

GÜNEY’DEN ELEKTRİK ALDIK VE PARASINI VERMEDİK: Bizim ülkemizde Kıbrıs Türk toplumunda elektriği 1994-95’lerin başına kadar Güney’den aldık. Sınırlı elektrik üretimi organizasyonu vardı ama Güney’den alınan elektrikle idam ettirdik hayatımızı. Elektriği Güney’den aldık ve parasını da vermedik. Elektrik kurumlaşmasının ilk dönemi üretim olmayan elektrikte üretim var ileti var dağıtım ve tahsilat var. Biz üretmedik gelen elektriği ana şebekelerde yüksek gerilim hatlarıyla ilettik, yerleşim yerlerine dağıttık, parasını topladık tükettik. Kendi elektriğimizi üretmeye başladığımızı yıl 1996 hatta devreye girdikten sonra talihsiz bir kaza da yaşanılmıştı. Biz devlet eliyle elektrik ürettik. Kamu Kuruluşu KIB-TEK sistem gelişe gelişe ciddi anlamda kendi kendimize yeter duruma geldik. Ancak her ne halse elektrik gibi stratejik alandan devletin varlığı her zaman için sorgulandı ve devre dışı bırakılmak isteniyor.

 

ÖZELLEŞTİRME BİR BİÇİMDE GÜNDEMDE OLDU: Yıl 1995 CTP-SP koalisyon hükümeti var ve o dönemde Kıbrıs’taki elektriğin özelleştirilerek o günkü alt yapısıyla Sezai Türkeş, Fevzi Akkaya ortaklığına STKA’ya devredilmesi için Ankara’dan yoğun baskı oldu. Hatta o dönem eğitim bakanıydı Mehmet Ali Talat, onunla birlikte DP kanadında Serdar Denktaş bu konuda ne yapılmak istendiğini anlayıp öğrenmek için Ankara’ya gitmişlerdi. Yine o dönemde DP-CTP koalisyon hükümet ortaklığı devam ederken parti ve bakanlar kurulu kararı olmaksızın koalisyon ortağı iki partinin liderlerin imzası ile bir devir sürecinin ileriye götürülmesinde mutabakat sağlandı. Hakkı Atun ve Özker Özgür imzalarıyla bu CTP’de ciddi bir gerilim yarattı ve sonunda uygulanmadı. O dönemde elektrik kurumunun da bağlı olduğu bakanlığın bakanı daha sonra CTP genel başkanlığı da yapan Ferdi Sabit Soyer’den teyit ettirdim bu bilgiyi. Her zaman için özelleştirme politika olsun veya olmasın özelleştirme bir biçimde gündemde oldu.

 

KIB-TEK ALACAKLARINI TAHSİL ETSE SORUN YAŞANMAZ: Son dönemlerde bu Türkiye ile imzalanan protokolle birlikte daha da gündeme geldi. EL-SEN elektrik kurumunda örgütlü sendika bu işe şiddetle karşı çıktı ve hesabı kitabı ortaya koydu. Elektrik kurumunun borçları öne sürülür ya borçlarına karşı alacaklarını söyledi. Devlet borcunu ödesin ödemek yerine özelleştirmeyi tartışıyor dedi. Aslında KIB-TEK alacakları tahsil edilsin hiçbir sıkıntı yaşanmaz ve ciddi bir denge unsuru olarak da kullanılabilir. Sonunda EL-SEN artış istemiyor çalışma saatleriyle ilgili talebi yok ama KIB-TEK’e sahip çıkmak için eylem yaptı.

 

HÜKÜMET BİLDİĞİNİ OKUDU: Kabul edelim kimse elektriksiz hayatı hayal etmek bile istemiyor doğal olarak tepki de konuldu. Tepkilerin büyük kısmı grevde olan sendikaya oldu. Ancak şunu samimiyetle koyalım elimizi vicdanımıza koyup samimi yaklaşalım. KTHY deneyimi var ortada. Siyasiler tarafından batırıldı batıranlar hiçbir ceza ödemedi ve bedelini çalışanlar ödüyor. Hükümetin söylediklerini en son 60 KTHY çalışanı istihdam edilecek denildi liste yapıldı ama hükümet yine bildiğini okudu. 24 tane sendika ve çalışanların belirlediği geriye kalanlar ise hükümetin belirlediği oldu.

 

BU İŞLER BURAYA GELİYORUM DEDİ: Hiç kuşkusuz grev hoş değil ama gerçekçi olmak lazım. Ben de elektriğimin gitmesini istemiyorum kimse istemez ama bu işler buraya geliyorum diye diye geldi. EL-SEN ortaya koydu rakamları, AKSA var devrede ve Ferdi Sabit Soyer de söyledi CTP’nin son dönemleri seçime gidilirken Ankara’dan Bakan geldi, elemanlar geldi ve bu gelen insanların teklifi, ‘siz santralinizin kapasitesini arttırmayın, AKSA’nın kapasitesini arttırın.’ Gerçekçi olmak gerekiyor, benzer teknolojiyle ikisinde de AKSA’nın ürettiği teknolojide elektrik kurumu üretiyor ama elektrik kurumunun ürettiği elektrik daha ucuz. KIB-TEK rekabet edebilir noktaya gelsin, borçlar ödensin KIB-TEK tek özerk yapıya kavuşturulsun size temin ediyorum EL-SEN KIB-TEK’i yönetsin bu günkü sorunların yüzde doksanı ortadan kalkar.

 

BU MÜCADELE TOPLUMUN KURUMA SAHİP ÇIKMASI İÇİN: Bu noktadan sonra hiç itiraz etmiyorum eğer serbest piyasa ekonomisi varsa ve rekabet olacaksa dünyada değişik yerlerde örnekleri var. Örneğin Roma’da üç farklı şirket devrede rekabet ortamında elektriğiniz alıyorsunuz. Yakın gelecekte büyük olasılıkla Türkiye’den de elektrik enerjisinin su gibi gelmesi gündeme gelebilecek. Onlara hazır olmak gerekiyor, bu durum devam etsin, halk bunun bedelini ödesin savunmuyorum. Şu anda hükümette egemen olan anlayışa baktığımızda gördüğümüz şudur, özelleştirilecek ve özelleştirilirken bedeli çok ağır olacak. Onun için KIB-TEK’e veya çalışanlara EL-SEN’e çok kızmayın bu mücadele sadece onların ekmeği için değil bu toplumun bir kurumuna sahip çıkması içindir.

 

TOPLUMUN KAVGAYA DEĞİL KONUŞARAK ANLAŞMAYA İHTİYACI VAR: Tuluy Kalyoncu’yla bir kez daha konuştum. Söylediği şudur, ‘biz bu psikolojik bozukluk içinde böyle önemli bir alanda çalışma riskini üstlenmek istemiyoruz. Biz şiddet uygulamayacağız, barışçıl yöntemlerle bu mücadeleyi veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz’. Hükümetten bir haber var mı diye sorduğumda, ‘hayır henüz yok’ dedi işte burada üzüldüm. Ortada sorun varsa diyalogda bu sorun aşılır. Ne denmişler hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır. Hükümet sendika orada duruyor orta yerde buluşun konuşun ve bu soruna bir çare bulun. Halkın elektriksizlik nedeniyle Sendikayı dövmesini beklerseniz yanlış yaparsınız. Bu toplumun kavgaya değil konuşa konuşa anlaşmaya ihtiyacı var.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin