Biyologlar Derneği (Bio-Der) Başkanı Hasan Sarpten, Yedikonuk bölgesine petrol dolum tesisi kurulmasına onay veren ÇED raporunun ilgili firma tarafından hazırlanan “düzmece” bir rapor olduğunu belirtti.
Sarpten, “Çevre Koruma Dairesi’ne sunulan ve bakanlığın ÇED komisyonu tarafından uygun bulunan ÇED raporunda biyolojik çeşitlilik ve habitatların yapısının eksik ve yanlış değerlendirildiği, içeriğinde çok ciddi hatalar barındırmakta olduğu, raporun akademik ve bilimsel bakış açısından yoksun hazırlandığı açıkça görülmektedir” dedi.
Konu ile ilgili açıklama şöyle:
PETROL DOLUM TESİSİ İLE İLGİLİ HAZIRLANAN ÇED RAPORU
Bilimsel Rapor Mu? Yoksa Sipariş Mi?
Bilindiği üzere, Yedikonuk bölgesine petrol dolum tesisi kurulmasına izin verilmiştir. İlgili firma ‘‘Rixoh Investment Ltd’’ tarafından hazırlanan düzmece bir ‘‘Çevresel Etki Değerlendirme Raporu’’ içeriğindeki hatalar, eksiklikler ve yanlışlıklara rağmen kabul edilmiştir. İşte düzmece ÇED raporunun detayları…
ÇED RAPORUNDA CİDDİ EKSİKLİK VE HATALAR VARDIR
Öncelikle, 166 dönüm üzerinde kurulması düşünülen tesis alanında yetişen sadece 18 bitki türünden söz edilmektedir. Oysa alanın bakir dokusu ve zengin maki örtüsü nedeniyle varsayılanın en az 10 katı bitki türlerinin bölgede bulunmaktadır. İlginç bir şekilde bölgedeki birçok tür görmezden gelinirken ÇED raporunda listelenen 18 bitki türünün 8 tanesinin de adlarının yanlış yazılmış olmasıdır.
Bölgedeki hayvan türlerinin incelenmesi ise raporda sadece aralarında bal arısı ve karınca gibi önemsenemeyecek 12 tane türün listelenmesinden ibaret olacak şekilde yapılmıştır. Oysa, kuş gözlemcileri tarafından bölgede tesbit edilen Kuzgun, Gökdoğan, Gökardıç, Ebabil gibi önemli kuşlar atlanmış ve komik bir şekilde bölgede yaşayan tek kuş türü olarak serçe gösterilmiştir.
Bölgedeki sürüngenlerin değerlendirilmesi ise tamamen acemi bir şekilde yapılmıştır. Öyle ki, Kıbrıs’ta engerek yılanı olarak bilinen ve koruma altında olan ‘‘Vipera lebetina lebetina’’ raporda engerek yılanı yerine kara yılan olarak tanımlanmıştır. Bu da raporu hazırlayanların, bilimsel ve akademik yeterlilikten yoksun olmaları yanında canlıları hiç tanımadıkları ve ülkemize yabancı oldukları gerçeğini göz önüne sermektedir.
Benzer şekilde raporda yer alan deniz ile ilgili kısım da, jeoloji-hidroloji kitaplarından alınmış genel bilgileri yansıtmakta ve bu bölgede yaşayan habitatların özelliğini içermemektedir. Deniz dibinden çekilmiş birkaç resim rapora eklenerek sanki deniz dibinin kapsamlı bir incelemesi yapıldığı havası verilmeye çalışılmış ancak ciddi herhangi bir veri dikkate alınmış değildir.
İŞTE ÇED RAPORU İLE İLGİLİ SONUÇ
1- Ülkemizde yapılmakta olan ÇED çalışmaları, ÇED tüzüğü gereğince 3 farklı disiplinin formasyonuna sahip olan bir komite tarafından yürütülmektedir. Bu çalışma da 1 kimya, 1 jeoloji, 1 inşaat mühendisi tarafından hazırlanmıştır. Ancak, kıyısal alanda yapılması planlanan ÇED çalışmalarında mutlaka biyologlara ve ekoloji temeli güçlü uzmanlara yer alması gerekir. Aksi halde, bu çalışmada olduğu gibi, biyoçeşitliliği oluşturan bitki ve hayvan grupları, sınıflandırma (taksonomik), listeleme ve habitat değerlendirmesi açısından topyekün yanlış ve/veya eksik değerlendirme yapılması kaçınılmazdır.
2- Bu çalışmalarda biyoçeşitlilik sadece bir liste olarak (o da eksik ve hatalı bir şekilde) sunulmuştur. Projenin gerçekleşeceği ortamın ekolojik olarak da değerlendirilmesi yapılmamıştır. Kısaca habitat yapısı ve listelenen canlıların habitat ile ilişkisi (çiftleşme – yuvalama – beslenme – dinlenme – saklanma) bilgileri yoksundur. Bu da biyoçeşitlilik ve habitat değerlendirmesi açısından bir alan çalışması yapılmadığı ve tamamen masa başı değerlendirme yapıldığı kanaatini uyandırmaktadır. Bu açıdan raporda sunulan biyolojik veriler güvenilir ve anlamlı değildir.
3- Olası risk durumlarına (patlama-yanma-sızma) karşı davranışı belirlemek proje başlamadan alınması gereken bir önlemdir. Oysa sunulan ÇED raporu, varolan ekosistemi değerlendiremediği gibi olası risk durumlarında çevreye en az zararı verecek değerlendirmelerden (Risk Assessment) ve inşaat ve uygulama sırasında yapılması gereken izleme (Monitoring) çalışmalarından çok yetersiz bir şekilde bahsetmekte ve/veya hiç bahsetmemektedir.
4- Riskler açısından problem sadece canlılar açısından değil sosyal ve ekonomik olarak da detaylı olarak değerlendirilmemiştir. Projenin uygulanacağı alan 166 dönüm gibi çok büyük bir alana yayılmıştır. Dolayısı ile risk durumunda (sızma-patlama) projede yerleşim yerine uzak olduğu söylense de dünyadaki örnekler göz önünde bulundurulduğunda can ve mal ayıplarının yaşanabileceğinden ihtimal dahilinde dahi olsa söz edilmemiştir.
Tüm bu gerçekler ışığında; ilgili firma tarafından Çevre Koruma Dairesi’ne sunulan ve bakanlığın ÇED komisyonu tarafından uygun bulunan ÇED raporunda biyolojik çeşitlilik ve habitatların yapısının eksik ve yanlış değerlendirildiği, içeriğinde çok ciddi hatalar barındırmakta olduğu, raporun akademik ve bilimsel bakış açısından yoksun hazırlandığı açıkça görülmektedir.
Düzmece bu rapora onay verenlerin bilimsel akıldan uzak bir şekilde siyasi baskılar sonucu bu kararı verdikleri açıktır. Bilinmelidir ki, bunu yapanlar kendi çocuklarına ihanet etmişlerdir. Derneğimiz, bu ÇED raporuna onay verenleri şiddetle protesto eder ve tüm kamuoyunu sahnelenen oyunu görmeye bir kez daha çağırırız…
KTMMOB: “Bu yatırım düşüncesini şiddetle kınıyoruz”
KTMMOB Genel Başkanı Ahmet Ömer Çağnan yazılı açıklamasında, Büyükkonuk- Yedikonuk bölgesi ve sahillerinin adanın bugün “en bakir, el değmemiş, doğa ve çevre zenginliği açısından benzeri olmayan” bir bölge olduğunu belirterek, “KKTC için hiçbir ekonomik getirisi olmayacak, çevre düşmanı böylesi bir tesisin, Kıbrıs’ın en güzel doğal bölgesine kurulmak istenmesinin amacı anlaşılamamıştır” dedi.
Anayasası’nın 38., 39. ve 40. maddeleri ile, Fasıl 59 Sahilleri Koruma Yasası’nın, 55/89 İmar Yasası altında 25/10/2004 tarihinde yayınlanan “Tatlısu – Büyükkonuk Emirnamesi” ile bölgenin koruma altında olduğu, ayrıca ilgili alanın birinci derece Eko Turizm Bölgesi ilan edildiğini belirten Çağnan, “Bölgenin gelişimi ve ekonomik öncelikleri belirlenmiştir. KKTC Anayasası ve ilgili diğer yasalarla bölge koruma altındadır” ifadelerine yer verdi.
Çağnan şunları kaydetti:
“KTMMOB 55/89 İmar Yasası 37. maddesi uyarınca hazırlanması emredilen ‘Ülkesel Fiziki Plan’ın süratle ilgili tüm kesimlerin işbirliği ile hazırlanarak ülkemizin sürdürülebilir ekonomik kalkınma hedefleri ile gelişmesi için önü açılmalıdır. Kuzey Kıbrıs coğrafi konumu, doğa zenginliği, tarihi ve kültürel zenginlikleri ve pek çok yönüyle cazibe merkezidir. Ülkemiz kaynaklarının kullanımına yönelik sürdürülebilir planlarımızın hazırlanması zorunludur. Ülkesel Fiziki Planını 1991 yılından beri hazırlamayanlar ve bunu hazırlatmayanlar da bu çevre katliamı konusunda çok daha fazla suçludurlar.
Birliğimiz yapılacak bütün çalışmalara bütün gücüyle katkı koymaya hazırdır.”