yaklaşımlarÖzkan YıkıcıÇARŞAMBADAN CAMUYA MERHABA BİRAZ ACI GELİYOR - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

ÇARŞAMBADAN CAMUYA MERHABA BİRAZ ACI GELİYOR – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gün yine Çarşamba oldu. Gazeteye makale yazmak gerekir. Öyle bir paradoks ki yazdıklarınız iki gün sorasına okunacak şekliyle gündemle buluşmak zorunda: Sabah şöylesine gazeteleri izledim; Dünya gelişmelerine takıldım; Bir de baktım bizim adamız çoğu konuya uzak kalıyor. Hele yerel basından medyaya atılan manşetler bir başka anormallik taşıyor. Doğrusu dediğim galiba yanlış; Çünkü kendi güncel gerçeğimiz olması ve bunun acı sonucu yüzleşmesi nedeniyle başka ifadeler kullanmak alışkanlık hale geldi. Onun için medyasından siyasetcisine resmi eksende o denli haşır neşir olundu ve işbirlikci konumlar yağcılıkla öylesine saydamlaştı ki artık anormal denilen, yalan atlamalar hepsi normal gerekçesine yerleşti. Bununla pay alan, koltukla bütünleşen ve baskı yapıp ötekileştirme duruşları kolayca yerleşti. Tembellik, bilinçsizlik, ilgisizlik ve en çirkin uygulamaları da kendi kendimizi kandırmada “çağdaş, demokratik hoş görü” olarak da yuttuğumuz, yutturulduğumuz yüzümüz oldu. Ama benim için şu anda değişmeyen gerçek, Çarşambadan cumanın okunacak makalesini yazma durumum olmaktadır.

Şimdilik özelikle resmi siyasiler ve medyalar tarihsel gün nedeniyle yeniden hamaset nutukları ve Tarihi günümüzle özdeşleştirip günümüzden ideolojik tarih anlatıları olmaktadır. Kıbrıs olaylarının yıl dönümü nedeniyle şovenizmin oldukça yaygın kullanımı ve işbirlikci Hamasetin daha yükselen sesle beyinlere yeniden anlatımları yazılımları oluyor. Elbet olacaktır; Ama kimse şu basit açılımı da yapmayacak; Akritas dedikleri ve kötüledikleri, arada tekrarlanan ve aslında günümüz anlatımı sonucu olan Taksim stratejilerinin temel yaratıcısını söylemeyecekler: Yine konuşan tarihi süreçte Açerson planı veya adada önemli katliamlar yapan Grivasın Yunanistandan Kıbrısa geliş nedeni ile buna onay veren garantörlerin de sözcüklerini duymayacaksınız. Sadece Vahşi Rum saldırısı ve Akritasın sadece Rum bölümünde kalınacak. O günleri günümüze indirgeyerek bir anlamda günümüz siyasetinin çıkarına paylaşımına konulacaktır. Daha doğrusu konuldu. Ama olaylar ve şimdi gelinen durumlar hiç sorgulanmayacak. Barış değil kinin ve ötekileşmenin ideolojisine takılıp gidilecektir.

Konulara madem Tarihle günümüzü koyduk, o zaman birkaç örnek daha verelim; İçselleştiğimiz ve artık resmi belgelerdeki adı da konulmaya başlanan gerçekler sonucu Türkiye gerçeği bizde çeşitlenir gibi oldu. Örnek geçen hafta yazdığım Ertuğrul Kürkçünün işkal ifadesini kullanmasıyla konu biraz daha gerçek aralanması oluyor. Ama Bağışın şu yalanı dahi sırf resmi olduğu için ilgili kurumlarda tutuldu: “Kıbrısta kimsenin burnu kanamadı”. Böylesi yalanı atarken, oluşan kayıpların sayısı ve göç ettirilen nüfus gerçeği dahi ortadayken, böylesi yalan atılıp inanıp savunmalar vardır. Ama Türkiyede başka tarihlerle gün de yaşanıyor. Adı “Hayata dönüş” olan ama doğrusu artık bilinen Tufan operasyonunun yıl dönümü oluyordu, Yine yıllar öncesi yapılan önemli siyasal hedefi olan Maraş katliamının da yıl dönümü oluyordu. Bunlar günümüz Türkiyesinin geldiği sonucun önemli tarihsel halkaları oluyordu. Günümüzde ise daha ben yazıyı yazmaya başlarken bu kez onlarca gazeteci bildik nedenlerle tutuklanıyordu. KCK veya Ergenekon adıyla binlerce insan uzun süreçtir ki tutuklu olmaktadır. Özel savcılardan yargıya bir kapan gibi herkesi yakalıyor.

Unutmadan eklemek gerekir; Türkiyede çarşamba günü grev yapılıyor. Sanırım bizdeki çalışanlar ve yurttaşlar hakikaten duyarlı iseler ve haklarına insan olma değerlerine önem veriyorlarsa bu eylemin niteliğini iyi anlamaları gerekir. Oysa sabah bizim gazetelerde bu konuda tek satıra ulaşmadım. Türkiye resmi medyaların çoğu şimdilik konuyu öteledi. Ama mutlaka bilinmesi ve en azından kendilerini sokakta gösteren sendikaların buna destek mesajı vermesi gerekir. Çünkü bize gelecek ayni yasalar uygulamalar olurken, nasıl ki sermaye dayanışması olurken ezilenlerin de mutlaka ortak paydaşlıkları oluşması şart.

Ben bu kelimeleri yazarken, özelikle hala sağlıktaki belirli kesimlerin kamusal özeliği yok etmek için özelden komisyon alma veya kendileri özel bakma ile rant kapma çabalarını yaparken, şöyle gözlerini en azından çarşamba yapılacak eyleme çevirip kendi silahlarıyla kendilerini nasıl vurduklarının aynasına göz gezdirsinler. Türkiyede sağlık piyasalaşması sonucu şimdilik rantlarına komisyonluklarına göz yumulan kesimlerin sonuçta gelecekleri yeri iyice resimlemektedir Türkiyede grev.

Bir başka yüzleşme de belirtelim: Yukarda Türkiyedeki Maraş katliamının günü olduğunu yazdım. Çok basit açılımı ekleyim; Hani din tartışması bizde de oluyor ya; Maraş olayları dinin masum görülen açılımı ile siyasalaşınca nasıl bir gerçek yaratacağının en tarihsel gerçeklerinden biri olmaktadır. Onun içindir ki günümüz adı ne olursa olsun, dini siyasal otoriteler bu tip kendilerini güçlendiren olayların anımsanmasını istemezler. Hem kendilerini korurlar, hem de yeni yapacaklarına da duyarlılık yaratmamış olur. Bunu da iyi bilelim.

Etrafımız iyice kaosa giriyor. Amerika ıraktan çekilirken şimdiden bilinen çelişkilerle nüfus alanı mücadelesi hızlandı. Mısırda daha önceleri yazdığım Tahrir meydanı ve seçim ikileminde devletin önemli saldırıları ile adı “Demokrasi” konulan yapının aslında ayar olduğu yeniden tekrarla yazıldı. İran ekseninde oldukça siyasal oyun deneyimleri yapılıyor. Pakistan ise sanki gerekirse bölünür mesajıyla hem içsel hem de Amerikan eksenli hareketler oluyor. En ilginci ve güldürüsü olması gerekeni eklemeden olmaz; Demokrasinin adı dahi olmayan Katar ve Sudi Arabistan Suriye ye demokrasi için baskılar yapıyorlar. Bunlar bir anda Orta doğu eksenindekiler oluyor.

Kapitalist sistemde ise Yeni yıl nedeniyle dondurulmuş gibi görülen krizin devam edeceği ve yeni yıkımlara aday halinde olduğumuz gerçeğini İMF veya Kredi kuruluşlarından tutun devletler düzeyine dek her kesim tekrarlıyor. Köpük fazlasını eritmede hep çalışan ve yoksula kemer sık-ma poletikalarıyla ertemle çabaları devam edecektir. Bu gerçek yanına başka gerçeği de ekledi: Krizle oluşan tortuların altından özelikle sistemin devamı siyaseti sonucu daha ırkçı dinci yapılanışlar seçenekler de yükseliyor. Bunun son örneği geçen hafta Güney Kıbrıstaki yerel seçimlerde oldu. Kamusal hakların erozyonunu, özeleştirmeleri ve kemer sıkmaları keskin şekilde savunan partiler güçlendi. Burada sınıfsal değil dinsel ırksal bakış ile olanlara duyulan tepki refleksinin acı sonuçları olmaktadır.

Kısaca; Bir çarşamba yazmaya başladım ve sonuçta Cumaya sıraladığım kısa kısa yerelden dünyaya şöylesine bir dolaştım. Bakalım senenin son makalesine gelince bana neleri yazdıracak? Gerçek olan Kapitalist krizin acımasızlığı, resmi devlet siyasetlerinin başka telden koltuk hesapları arasında sıkışıp kalmamızdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin