KTOEÖS, 7 Eylül 2011 tarihinde bir basın toplantısı yaparak eğitim sistemindeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Açıklamada, “kamusal eğitimin piyasa malı yapılmaya çalışıldığını; eğitimin parayı verenin satın alabileceği, satılırken yüksek kar elde edilen bir meta durumuna dönüştürüldüğünü” ileri sürerek, “Sanki kaliteli eğitim özel okullarda varmış gibi bir hava estirilerek devlet okulları özelleştirilmek için düğmeye basılmıştır” dendi.
Konu ile ilgili basına okunan açıklamanın tamamı şöyle:
2011-2012 Eğitim-Öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala, eğitimde yaşanan sıkıntıları kamuoyu ile paylaşmayı Sendikamız görev saymaktadır. Okullarımızın açılmasına kısa bir süre kalmasına rağmen, bu gün bir çok noktada sorunların aşılamadığını gözlemlemekteyiz.
Eğitim Bakanlığı planlı gelişmeyi, okullarımızın fiziki yapılarının bakım ve gelişimini sağlayarak çocuklarımıza nitelikli bir eğitim sağlayacak çözümleri hayata geçirmekte isteksiz davranarak, başarısız olmuştur.
ALT YAPI SORUNLARI ve OKUL İHTİYACI:
Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Eğitimde, okulların problemlerini çözmekten çok, şov yaparak gündem değiştirmekte, sorunları erteleyen ve göz önüne çıkmayan sorun sorun değildir mantığıyla hareket etmekte, Bilimsellikten uzak, plansız ve programsız uygulamalarına devam etmektedir.
Okulların açılacağı bu günlerde birçok okulumuzda derslik, mefruşat, malzeme eksiklikleri giderilememiş, bazı okullarımızda nüfus artışı sebebi ile başlatılan dersliklerin hala daha inşaatlarının devam etmesi, öğrencilerin okullarındaki güvenliğinde tehlikeler yaratmaktadır. Uyuşturucu ve her türlü kriminal vakanın yaşandığı ülkemizde öğrenci ve okul güvenliği ile ilgilenmemektedir. Yaklaşık altı ay öncesinden iki eğitim bakanı ile de görüşülmesine ve ihtiyacın teyit edilerek ivedilik kararı verilmesine rağmen Girne bölgesine yapılması gereken ortaokul hala yapılmamış, hiçbir çalışma da başlatılmamıştır. Fakat bu süre zarfında 8 cami inşaatının projeleri hazırlanarak ihale aşamasına getirilmiş ayrıca bir de ilahiyat fakültesi yeni eğitim dönemine yetiştirilmiştir.
OKUL BÜTÇELERİ ve GİZLİ ÖZELLEŞTİRME :
Devlet Okulları mevcut kaynak yapısıyla hepimizin gözü önünde bir adım ileri değil giderek eriyip yok olmaktadır. Gerçek bütçelerde eğitime çok düşük pay ayrılmaktadır. Belki de istenen ve Gizlenen (gizli özelleştirme)hedef de budur. 2011 yılı bütçesini dikkatle incelediğimizde UBP hükümetinin yeni eğitim yılında da temel sorunları çözme becerisini gösteremeyeceği görülecektir.
Eğitim ve Sağlık hizmetleri kendini Devlet olarak tanımlayan bir yapının vatandaşına vermekle yükümlü olduğu asli görevidir. Bunu başaramayan bir devletin varlığı ve yokluğu tartışılır hale gelir. Bu nedenle Devlet özellikle eğitimde planlama yaparak ve okul bütçelerini oluşturarak , okulları kambur olarak görmekten vazgeçmeli, öğretmenlerin nasıl eğitildiği, öğrencilerin nasıl değerlendirildiği, müfredatların kendi ülke koşullarına göre nasıl oluşturulacağı, eğitimin nasıl olması gerektiği konularına yoğunlaşarak devlet eğitimini ve geleceğin insanını oluşturacak eğitimin temel değerlerine odaklanması gerektiğine inanıyoruz.
Bu inançla;
- Eğitim bütçesinden devlet okullarına ayrılan payın artırılması.
- Okulların fiziki alt yapılarının iyileştirilmesi ve ihtiyaç olan bölgelere okul yapılması.
- Okul yapılarına ve öğrenci sayılarına göre okul bütçelerinin oluşturulması ve okul idarelerinin kullanımına verilmesi.
- Okulların fiziki çevreleri belirlenerek, okul güvenliğinin sağlanması için giriş çıkışların denetim altına alınması ve okul çevrelerindeki yapılanmaların konturol altına alınması.
- Öğrencilerin geliştirilmesi ve desteklenmesi(maddi ve manevi) ile ilgili eğitim bakanlığının ivedi olarak yeni sistemleri yürürlüğe koyması gerektiğini vurgulayarak eğitimin daha fazla kan kaybetmesine göz yumulmamalıdır.
MÜFREDATLAR VE EĞİTİMDE KALİTE:
Müfredatlar öğrencilerin ilgisini çekmekten, çocukları geleceğe hazırlamaktan vazgeçmiştir. İthal müfredatlar ezber dayalı sınavlarla tekrarı gerektirecek modellere bürünürken bilimsel , çağdaş olmaktan uzaklaşmış gerici, ırkçı, etnik ,sadece belli mezhepleri koruyan ayrılıkçı müfredatlar haline dönüşmüşlerdir. Öğrenciler toplumdan kopartılıp bencil olarak yetiştirilmektedir.Talim terbiye dairesi tarafından okullarda hiçbir hazırlık yapılmadan haftalık ders dağılım çizelgelerinin değiştirilmesi, liselerde tam bir kaosa dönüşeceği sendikamız tarafından görülmektedir. Bu eğitimde bir sistem değişimidir. Felsefesi ve amacı vardır bu sistemde farklı okullar kaldırılarak çok amaçlı liseler hedeflendiği söylenmektedir. Ancak bizim kendi yapımız ve eğitim yapılanmamız buna uygunmudur? Hayır uygun değildir ve bu nedenle eğitim sistemimize yeni bir sorun doğmuştur. Türkiye cumhuriyetinde Ö.S.S. ve Y.G.S. Sınav sistemlerine göre düzenlenmiş ve programlanmış bu yeni eğitim sisteminin Alt Yapısal hazırlıkları tamamlanmadan bu yıl 2011-2012 öğretim yılında K.K.T.C. de uygulanması 9’uncu ve 10’uncu sınıflarda okuyan öğrenciler ve velileri açısından ileride sorunlar yaratacak bir uygulama olarak görülmektedir. Tüm bu günü birlik ve ithal program uygulamaları ile felsefesi belirlenmemiş olarak yapılan eğitim, eğitimde beklenen hedeflere ulaşamamayı ve eğitim kalitemizin ve dolayısı ile de her zaman sorumlu görülen öğretmenlerimizin tartışılmasını gündeme getirmekten öteye geçmemektedir.
Tüm bunları tekrardan yaşamamak adına buradan siz değerli basın mensupları aracılığı ile tüm kamu oyunu, velilerimizi ve eğitim bilimcilerini bir kez daha uyarmak sendikamızın görevidir.
Daha büyük sorunlar ve üniversitelere giriş hakkı kayıpları yaşamamak adına bu yeni sistemin gerekleri olan aşağıdaki soruları genelde Eğitim Bakanlığı özelde ise Talim Terbiye Dairesi derhal açıklamalıdır.
- Bu programın özü olan Öğrencinin istek ve ihtiyacına göre ders alması sağlanacak mı?
- Öğrenci merkezli eğitime olanak sağlayacak müfredat bütünlüğü tüm okullarda l sağlanacak mı?
- Öğretim programları ve ders kitapları bu programa göre hazırlandı mı?
- Sınıf geçme ve sınav tüzüğüne göre yasal olmayan bu durum nasıl yasallaşmıştır?
- Bu programın uygulanmasından doğacak öğretmen ihtiyaçları karşılanacak mı?
Tüm bu sorular yanıtını bulamadığı takdirde maalesef eğitimimiz yeni sorunlara yelken açmaktadır.
Müdür, Md. Muavinsiz ve Öğretmen eksikliği ile açılacak Okullar:
Sendikamız ve Eğitim Bakanlığı arasında öğretmen yer değiştirmeleri ve münhaller konusundaki protokol (yeni programdan doğacak ihtiyaçlar hariç) imzalanmış ve başarılı bir şekilde sorunsuz halledilmiştir. Ancak devlet işleyişindeki hantal yapı yüzünden okullar müdür, muavin ve öğretmen eksiklikleri ile açılacaktır.
Müdürsüz açılacak okullar: Çanakkale Ortaokulu, Esentepe Ortaokulu, Mehmetçik Ortaokulu, Dipkarpaz Ortaokulu,İskele Ticaret Lisesi, Gazimağusa Meslek Lisesi, Karpaz Meslek Lisesi.
Müdür Muavinsiz açılacak okullar: Esentepe Ortaokulu, Mehmetçik Ortaokulu, Beyarmudu Ortaokulu, Dipkarpaz Ortaokulu, Cumhuriyet Lisesi.
Öğretmen eksiklikleri ile açılacak okullar: Mehmetçik Ortaokulu, Dipkarpaz Ortaokulu, Polatpaşa Lisesi, Erenköy Lisesi, Lefke Gazi Lisesi, Lapta Yavuzlar Lisesi, Cengiz Topel Endüstri Meslek Lisesi, Gazimağusa Türk Marif Koleji, Güzelyurt Meslek Lisesi, Karpaz Meslek Lisesi.
Öğretmenin Çalışma Takvimi ve Çalışma Saatleri:
Eğitimin yılının takvimlemesi ve okulların açık olacağı günler ile diğer etkinliklerin yıllık olarak planlandığı akademik çalışma takvimi her yıl eğitim bakanlığı tarafından hazırlanmakta ve sendikamız ile istişare edilerek tüm kamuoyu ile paylaşılmakta ve uygulanmak üzere okullara gönderilmektedir. Yine yasalarla belirlenmiş olan öğretmenlerin haftalık ders yükü 25 yıl ve üzeri öğretmenler hariç en az 18 en çok 20 ders saati olarak belirlenmiştir. Tüm bunlar bilinmekte olmasına rağmen ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti (gizli hükümeti) yardım heyeti 2010 yılı raporu kaynak gösterilerek okulların açılacağı bu günlerde bazı gazeteler ve basın yoluyla servis edilmeye çalışılan öğretmenlerin ders yükü, okulların açık olduğu günler ve öğretmen maaşları konusu bilinçli olarak saptırılarak, öğretmeni ve öğretmen sendikalarını hedef alan yine bilindik rüzgarlar estirilmeye çalışarak toplumun öncü ve direngen gücü yıpratılmaya çalışılmaktadır. Ancak bilinmelidir ki öğretmen ve sendikaları bu tür polemiklere girmek yerine toplumuna ve kamu oyuna doğru bilgileri vererek bu konudaki yorumu kamu oyunun takdirine bırakıyoruz.
ÜLKELER | YILLIK ÖĞR. SÜRESİ | HAFTALIK DERS | DERS SÜRESİ | ÖĞRETMEN BRÜT BAŞLANGIÇ MAAŞI |
ALMANYA | 188 GÜN | 17-23 saat | 40 dakika | 2.800 euro |
BELÇİKA | 182 GÜN | 28 saat | 50 dakika | 2.600 euro |
DANİMARKA | 200 GÜN | 25 saat | 45 dakika | 2.700 euro |
FİNLANDİYA | 132-144 GÜN | 25 saat | ——- | 2.400 euro |
HOLLANDA | 216 GÜN | 27 saat | 55 dakika | 2.300 euro |
TÜRKİYE | 180 GÜN | 30 saat | 40 dakika | 1.000 euro |
YUNANİSTAN | 175 GÜN | 25-30 saat | 40-45 dakika | 1.500 euro |
K.K.T.C. | 180-185 GÜN | 33-35 saat | 40 dakika | Haftalık 20 ders karşılığı 1700 TL |
GÜNEY KIBRIS | 185-190 GÜN | 36 saat | 40 dakika | 1.900 euro |
Kaynak: Eğitim Enternasyonali (EI) – Avrupa İşçi Sendikaları Eğitim Komitesi (ETUCE) ortak araştırma projesi Eylül 2008
NÜFUS
Nüfusunu bilmeyen bir ülke eğitimini de planlayamaz. Sorma gir hanı bir ülke olmaya devam edeceksek okullarımızda çok ciddi oryantasyon eğitim modelleri geliştirmek zorundayız. Bu yapılmadan ve şimdiki nüfus yapısı devam edecekse verimli, planlı bir eğitim modeli gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir sınıf içerisinde yabancı öğrenciler %5 den fazla olamaz, bizdeki durum ise bazı sınıflarda %70-80 yabancı öğrenci mevcuttur.
Kamusal Eğitime, Öğretmen ve Sendikalarına Sistematik, Bilinçli Saldırılar Vardır.
Kamusal Eğitim tamamen piyasa malı yapılmaya çalışılmaktadır. Eğitim parayı verenin satın alabileceği, satılırken yüksek kar elde deilen bir meta durumuna dönüştürülmüştür. Devlet kamusal alanları peşkeş çekerken, devlet okullarına da kaynak aktarmadan vazgeçmiştir . Bir yandan Yabancı ve yerli sermayeye kamusal malları yağmalaması için yasal, ekonomik, tüm olanakalar hazırlanırken diğer yandan Merkezi sınavlar, dershaneler, kollejler ve buna benzer uygulamalarla devlet okulları baskı altına alınarak sanki kaliteli eğitim özel okullarda varmış gibi bir hava estirilerek devlet okulları özelleştirilmek için düğmeye basılmıştır. Devlet, Yeni Liberal Anlayışa Göre küçülüp, kamusal alanları piyasa malı yapacak yasal ve diğer prüzleri ortadan kaldırarak, özel teşebbüs lehine düzenleyen bir polis devleti olmuştur. Bilinçli bir şekilde devlet kurumlarına güveni sarsacak şekilde davranılmaktadır. Kamuya öğretmen atamaları, terfileri, sınavları, müfredatlar, velilerden bağış toplamalar, sorunsuz okul açmamalar, sınavlar, bütçeden ayrılmayan paylar, yabancıların devlet okullarını istilası fakat bunlara uygulanmayan oryantasyonlar hepsi devlet okullarını Piyasada kalitesiz mal üreten kurumlar gibi gösterme anlayışından kaynaklanmaktadır. Devlet yurttaş yetiştirmekten vazgeçmiştir. Eğitimi arz-talebi olan bir mal durumuna dönüştürmüştür. Bir çok özel okullar açılmış, sınavlara hazırlananan çocuklar avantajlı duruma getirilerek eğitimde fırsat eşitsizliği derinleştirilmiştir. Bu yapılarak da kaliteli eğitim yapan okullar var gibi gösterilmekte ve öğrenciler müşteriler gibi değerlendirilmektedir. Eğitim piyasa malı yapılınca öğrenciler de müşteri gibi görülmeye başlanmışır. Devletin görevi yurttaş yetiştirmek olması gerekirken bir çok özel okul tüketici talebine göre eğitimi şekillendirilmektedir.