yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEYLÜL TARİHİNE KISA BAKIŞ 1 - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

EYLÜL TARİHİNE KISA BAKIŞ 1 – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sonbaharla etrafımız iyice kaynıyor. İklimsel beklenen ılımanlaşma olmasına karşın, siyasal daha ısınma bekleniyor. Etrafımız iyice ısınıyor. Orta doğu çoğrafyasına öylesi bir yel esiyor ki kimi nerde vuracağı belli deyil. Hatta doslar ve düşmanlar bir birine karışıp savruluyor. Karşıt görülen iran ve Türkiye Kandildeki Kürt operasyonlarda sanki ayni noktada buluşan çıkarların kaynaşması gibi. Araplık olgusu nerde dost nerde düşman belli deyil. İki kutsal mütefik İsrail ve Türkiye oldukça sert demeçlerle krize oynuyor. Bir biriyle çelişen gelşşmelerle kimin ayakta kimin yıkılacak sorusu sırıtırken, kesin olan Orta doğunun yeniden şekilenme sürecinde olduğudur. Bunun dışında çizilen senaryolar da tek deyil oldukça çeşitli oluyor. Bölgenin temel sorunu olan Filistin ise ilgili oyunda kurban olsada katılımı pek duyulmaz.

Etrafımız Kuşatıldı dedim: Onun için sadece doğu kuzey güney etkisi deyil batı rüzgarı da kasırgalaştı. Avrupadaki ekonomik bunalım şimdi İtalyan sokaklarına da inerken, herhalde genel gelişmenin bize uğramaması mümkün deyildir. Batıdan da Orta doğu pasta kavgası kadar, ekonomik kriz haberleri de duyacağız. Bunlar zaten bize de yansıdı. Bölgesel adı “bahar, fakat gerçeği yeniden sömürgeleştirme olan adımlar Kıbrıs krizine de garnatür gibi geliyor. İster doğuda ister batıda oynanan oyunda gerektiği anda Kıbrıs ayarı da olma kartı vardır. Helle de Barış isteyenlerin öylesi netürleştiği bir ortamda. Bu nedenle Doğunun sıcak gelişmesi Kıbrısa da kriz ve söylemleri şimdiden taşırken, batının ekonomi aşmazlarının reçetesi de bize AB uyumu veya refah adıyla meclise de k yasa olarak geldi. Ama biz genel deyerlendirmeleri unutuğumuz ve difrize kaldırdığımızdan dolayı bunları hiç konuşmayız. Bunları tekrar tekrar yazarken, bu kez istedim ki ayın tarihsel günleri de buna uygun olduğu için, Eylül tarihsel iki makalelik bir deyerlendirme yapayım. Günümüz ortamını yeşerten tarihin anımsatılmasıyla biraz geşmişle günümüzü bağlayacam.

Eylül tarihsel günler bakımından önemli olayların aynası oluyor. 1 Eylül barış günü olmaktadır. Almanyanın Polonyaya saldırdığı tarihsel ikinci paylaşım savaşının başlama günü oluyor. Aradan yıllar geçti. Şimdi yine 1 Eylül günü Barış gününde etrafımız kaynıyor. Dahası ülke ve içeleştiğimiz Türkiye savaş tehditleri savuruyor. Barışı kutlamadan veya tartışmaktan öte, kelimesi dahi söylenmesi sanki zor hecelenen kelime haline geldi. Barış gününde Türkiyede sokaklarda savaş manczaraları olurken, bizde de B.M. alışılmamış kararla sorun çıkarıldı. Barış gününde barıştan başka tersi ne varsa etkin şekilde devam ediyordu. Savaşın Barışı örtüp öldürtmek istendiyi genel siaysetin kuralarıyla yaşamaya devam ediyorduk.

Eylülün garip ironik tarihi ise Kadafinin darbeyle iktidara gelişinin yıl dönümü olurken, günümüzde Lipyada dış müdahalelerle Kadafi iktidardan ayrılıyordu. Bir tarihin başlayıp bittiği süreci de içinde taşıyordu. Ancak Eylül tarihinin yakın döneme vuran 11 tarihi iki net sayfayı yazdı. Sosyalis Barış geçişin nasıl yıkıldığını ve hayali denilen Avrasya ile kültürler çatışmasının resmen Kule saldırısıyla hayata geşmesi oluyor.

11 Eylül tarihsel olarak sistemin iki önemli sayfasının çakıştığı dönem oluyor. Şilide seçimle iktidara gelen Salvador Alyende askeri darbeyle devrilip sorasında ilk Neoliberalist uygulamalar kurumsalaştırıldı. Böylelikle Barışçıl geçiş konusu tarihsel bir darbe alıyordu. Aradan geçen onca yıldan sora Şili şimdi hem darbeyi hemde Neoliberalist anlayışları en çok sorgulayan ülke konumundadır.

Ayni Şekilde 11 Eylül tarihi daha şimdilerde sıcak duşlarını yaşar gibi siaysal oluşumlarını yaşadığımız amerikadaki ikiz Kule saldırılarının da yıl dönümü oluyordu. Bu faciya sorası yeni yıkımla Kültürler çatışması resmen hayata geçiriliyordu. Şimdilerde yaşadığımız Orta doğu Projesi sıcak geliğşmeleri de ilgili siaysal anlayışın önemli parçası olmaktadır. 11 Eylül ile hayata geçen yeni dönemde demokratik kısıtlama ve daha şidetli kurumsalaşma oluşuyordu. Siyasal paranoyalaşma ve kültürsel çatışmalar iyice kökleşti. Hala bunun kuşatılmış siaysal hapisanesinde siyasal oyun oynanmaktadır.

Eylül tarihinin birinci makalesi böyle: Bakıldığında konuşulan güncede önemli başlangıç süreçleri olmaktadır. Solun neden barışçıl kendi siaysetlerini uygulama şansı bulmaması veya şimdiki hepimizin eleştirdiği demokratik gerilemenin anahtarlarının kapıyı aşma günleri bu ayda oluştu. Sanki yazdan donarak çıkan siaysetin ılımanlaşmasıyla neleri yapacağının mesajı oldu. Kadafi bu ayda iktidar oldu ve gitti. Şimdi yaşanan siaysal Avrasya ve Orta doğu projelerinin de başlangıç tarihi. Bu tarihleri anımsarken günümüze dek gelen uzantılarıyla çıkarılacak ders çok. Bakalım devamında neler olacak?

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin