Kıbrıs sorunu dünya gündeminden ne kadar düşse de zaman zaman ön plana çıkmayı sürdürüyor,
İşte zaman zaman gündeme gelen bu sorun üzerinde taraf olanlar konuşmaya başlıyorlar,
Bu konuşmaları, açıklamaları geçmişi bize hatırlattığı için, her zaman için yeni taktik arayışlar olarak algılamamız doğal olmuştur,
Nitekim son Cenevre toplantısı öncesi ve sonrası bilhassa TC hükümet yetkililerinin açıklamaları ister istemez bu yeni bir taktik arayışını çağrıştırmaktadır,
Bu yeni taktik arayışı TC’nin Kıbrısta çözüm isteyen taraf olduğunu tekrarlamasıdır,
Hatta o kadar hararetle “Kıbrısta çözüm” senaryoları tekrarlamaktadırlar ki onları bilmeyenler, tanımayanlar , bu iş bu kez tamam demektedirler.
Öyle durup baktığınız zaman adamların Kıbrısta bir çözüm için yanıp tutuştuğunu sanırsınız,
Neymiş yıl sonuna kadar her konuda uzlaşma, 2012 başı referandum,
Ee referandum sonrası ne diyor arkadaşlar, Birleşik Kıbrıs..
Ve AB dönem başkanlığında Birleşik Kıbrıs olarak yer almak,
Peki birleşik Kıbrıs’ı AB dönem başkanı olarak kim temsil edecekmiş?
Onu daha açık açık dillendirmediler,
Ama aylar önce Ankara’ya çağırdıkları Talat’a “ sen çok karışma bu iç meselelere, kendini Birleşik Kıbrısın cumhurbaşkanlığına hazırla” demiş olabilirler.
Tabii bunlarda senaryo çok.
Yazıp yazıp sahneye koyuyorlar,
İnanan inanır, umuda kapılan kapılır,
Bu çerçevede Davutoğlu AB’ne rest çekmiş!
Egemen Bağış ilişkileri yumuşatmış,
O Davutoğlu ki bölgede ve dünyada sıfır sorun diyordu daha dün, bugün etrafı tehdit ediyor,
Noldu bunlara da ansızın çözümcü davut kesildiler dersiniz,
Yani görüşmelerin bu şekilde gitmesinden rahatsız mıdırlar ki, zamanın akıp gitmesinden rahatsız mıdırlar ki çözüm istesinler!
Ee gelecek yıl AB dönem başkanlığı sırası Kıbrısta,
1 Temmuz 2012 den itibaren altı ay AB dönem başkanlığı Kıbrısta olacak,
Ve eğer Rum tarafındaki elektrik krizi Hristofyas’ı götürmezse Hristofyas temsil edecek Kıbrıs’ı,
Ve bu dönemde AB içerisinde pek çok sorunu kendi leyhlerine çevirmeye çalışabilirler,
Türkiye’yi pek çok konuda köşeye sıkıştırmayı başarabilirler,
İşte bu korku TC hükümet yetkililerini yeni taktik arayışlarına sevk etti,
Mübarekler barış meleği kesildiler,
Kendilerinin bile inanmadıkları hususları, BM’nin de görüşüymüş gibi sunmaya çalışıyorlar,
Bütün amaç Rumları köşeye sıkıştırmak ve dünyada kendini barış isteyen taraf göstermektir,
Her şeyi halletmişler, 2012 başında referandum olabileceğinden söz etmektedirler,
Ancak referandumda hangi sonucun Kıbrısta çözüm için gerekli olduğundan ses yok,
Yani Rumların evet demesi için ne gibi açılımlar gerektiği hususunda ortada hiçbir şey yok,
Türk tarafı için bir sorunları yok!
Nasıl olsa burada nüfusu ellerine geçirdiler,
Elçilik vasıtası İle istedikleri sonucu çıkarmaya muktedirdirler,
Varsın Rumlar bir kez daha reddetsinler,
O zaman da dönüp dünyaya “ gördünüz çözüm isteyen biz” diyerek fetih toprakları üzerinde yeni tasarruflara girişmek,
Bir kere her şeyden önce TC hükümet yetkililerinin inandırıcı olması için pratik bazı önlemleri gündeme koyması gerekmektedir,
Hakikaten Kıbrısta çözüm istiyorsa, ve Rumların da buna inanmasını istiyorsa bazı adımlar atması gerekmektedir,
Yani taraflar arasında kaybolan güvenin yeniden inşası için bu güven artırıcı önlemlerin alınması kaçınılmazdır,
Mesela asker azaltılmasına başlanmalıdır,
Bilhassa Karpaz bölgesindeki Rum mallarının yağmalanmasına son verdiğini, bu bölgede bundan böyle yeni yatırımlar yapılmayacağını duyurmalıdır,
Birleşik Kıbrısın içişlerine karışmayacağını, Kıbrısın kuzeyine taşıdığı nüfusun önemli bir kısmını insan hakları gözetilerek geri çekebileceğini duyurmalıdır,
Maraş’ın yerleşime açılmasını sağlamalıdır,
Kıbrıslı Türklerin ekonomik durumlarını Anadolu’da yaşayanların seviyesine indirmekten vazgeçip, Kıbrıslı Rumlar seviyesine getirilmesi için yardımcı olacağını söylemelidir,
Kıbrıslı Türklerin TC’nin acentası olduğu gerçeğinin görüntülerini ortadan kaldırmalıdır,
Eğer Kıbrısta andlaşma istenirse, toplumlar arasında güvenin sağlanması için adımlar atılmalıdır.
Bu adımlara karşın Rum tarafından da adım ve adımlar atılması talep edilebilir,
Yoksa 37 yıldır, 200 bin Rum’un bıraktığı topraklar üzerinde lingiri oynayacaksın,
1974 te, Kıbrısta bozulan anayasal düzene sağlamak için geldiğini söyleyip, önce işgali ondan sonra bu topraklara nüfus taşıyarak, toprak dağıtımı yaparak fethi gerçekleştireceksin,
Kıbrısın kuzeyini herşeyi ile bir Anadolu kasabasına çevireceksin,
Ondan sonra da Kıbrısta çözüm isterim taktikleri ile horozlanacaksın.
Yemezler! Bu cambazlıkları yemezler! BM de, AB de yemez!