Biz genelde hep resmi eksende olan kuruluşları izler ve onların propagandası ile de yorum yaparız. Üstelik sol adına olup bırakın sağa kaymayı resmen Neoliberal çizgide oturan kuruluşları dahi “sol” tabelası ile onları algılarız. Arada oluşan daha demokratik ve sosyalist kuruluşları ise hiç bilmeğiz. Şimdi bu eksiklikleri de göz önünde tutarak Mısır Sosyalist yeni partiden söz edecem. Elbet bu görüşleri yazarken genel Mısırdan da koparmayacam.
Mısır bu yıl başı beklenen ayarı erkene aldı. Aslında eylül ayında Mübarek resmen görevi dolması nedeniyle zaten yerine getirilecekle yeni Mısırın da ayarı Orta doğu projesi gerçeğinde ayarlanacaktı. Hesabı bozan Tunus ayaklanması ve Mısırda erken kıpırtılar nedeniyle olay erkene alındı. Sokaklara dökülen halkın da etkisi sonucu egemen Emperyalist çevreler sancılı olsa da ayarı erkene aldılar. Mubarek konusunda yaşadıkları bazı çelişkileri de atlatıp, geçişi Amerikanın yoğun destekli orduyla birlikte yapma durumuna girdiler. Hatta fırsat bu fırsat diyerek adeta çarçabuk bir anayasa dahi geçirdiler. Anayasa Mubarek yanlıları ve Müslüman kardeşlerin açık desteği ve Amerikan uzantılı uzmanlı “sivil” denilen yapılarla onaylatıldı. Bu arada iletişim ağını kullanan bazı gençlik kesimlerinin de Amerika’da eğitildikleri de adını “iletişim ağı devrimi” dedikleri darbeli teknolojiyi de kulandılar. Tüm bunlar olurken de Kimisi Mısırı doğru algılayarak sorgular şekilde gelişmeleri izlerken, kimisi de medya propagandasına ve eksik yorumlama nedeniyle hemen “Mısırda devrim” ifadelerini kurguladılar. Ne acıdır ki onca net olan gelişmelere kapılanlar ve Erdoğan’ı dahi doğru dürüst yorumlamadan başarı sarhoşu olanlar, kısa zamanda pes oldular.
Mısır beklenen ayardan daha erken sürece girer, dıştan taşınan ve içteki işbirlikçilerle yeniden denklemi kurarlarken, aldatıldıklarını anlayanlar da yeniden sokaklara çıktılar. Fakat bu kez ordu bağımsız gibi değil devleti koruyan militarist ekseninde saldırılara başladı. Bu süreç ister istemez Mısırda bulunan sol ve demokrat çevreleri de örgütlenme konumuna taşıdı. Bunun adı da herkesin özelikle bizde ütopyadan dahi silinen Sosyalist hareket oldu. Sosyalist hareketin sloganı ise “çalınan devrimi geri almak” olmaktaydı. Bu harekete göre Mısırda başlayan devrim sonuçlanmayarak resmen çalındı. Kitlelerin elinden parmaklarından kayarak alındı. Bunlar Kahire sokaklarında Tahrir meydanında yeniden boy gösterilmeğe başlandı. Bu kez medyalar pek haber yapmıyor, Obama açık destek vermiyor ve halk dalkavukluğu yapan siyasiler mikrofonu resmi televizyonlardan alıp meydana nutuk çekmiyordu. Ama Mısırda yarım kalan devrim adıyla gösteriler devam ediyor.
Mısır halk hareketi bu kez çeşitli partilere yayılıyordu. iktidarla buluşan muhafazakarlar ve dinciler yeni Amerikancı partilerini kurar ABD destekli ordu ve devlet de bunları desteklerken, geriye kalanlar yeniden sokağı deniyordu. Mısır Sosyalist partisi bunların en önemlisi oluyordu. Ancak kendini ifade ederken Demokrasi şampiyonu batı pek ilgi göstermiyordu. Ayrıca Mısır Sosyalist partisini Avrupa sol partisi çağırırken, hayat onlara başka deneyimler gösteriyordu. Çünkü Avrupa solundan öğrenecek önemli deneyimler günümüzde azdır. Üstelik batılılar hep kendi çıkar ekseninden faydacı oluyorlardı. Şirket çıkarı ve sistemin kendisi gibi bakışları yeni ülkelerin hareketlerini kavramada zorluklar çıkarıyordu. Bu nedenle Mısır Sosyalistleri Güney Amerika ve Afrika’nın güney deneyimlerine daha önem veriyorlardı. Hani arada benim de yazdığım Latin Amerikan’ın yeni sol deneyimlerini dikkatle inceliyorlar. Burada can alıcı olgu şudur: Latin Amerika en acımasız neoliberal kurumsallaşma sorası iktidara gelen sol bu yıkım tortusundan yeni siyasetler denerek açılım arayışında olmaktadırlar.
Mısır Orta doğunun önemli Arap merkezlerinden bir olup Amerikan en çok yardımın aktığı ülke. Burada Sosyalist partinin oluşumu ve belirli halkın hala sokakta olması önemli sosyal direnç merkezi adayı haline getiriyor. Demokrasiyi oy verip seçme ile değil, her zaman her yerde katılarak yaşayarak sürdürme olgusu olarak anlıyorlar. Bu dahi Mısır sosyalistlerinin ezber emperyalist kapitalist demokrasiden çok farklı kavram olmaktadır. Bunun dahi seslendirilmesi önemli bir kıvılcım olmaya adaydır. Çünkü resmi ezber dışı demokrasi sözcükleri ağızlardan çıkmakta ve talep haline gelmektedir.
Mısır önemli bir kavşakta oluyor. Sosyalist partinin oluşumu ise Orta doğuda çalkantıların yaygınlaştığı, sistemin yeniden yapılandırma hamlelerinin sıcak yaşandığı koşullarda önemli yeni alternatif olma şansı geliştire bilinir. Ülkenin bölgesel merkezi önemi ve siyasal çeşitlilik sonucu bu gelişmeler kaygan zeminde bilinmez yol ile gelecek patlamalara açıla bilinir. Unutmayalım Orta doğu alanından ve bu alanın önemli stratejik ülkesi Mısırdan konuşmaktayız. Öyle bir zamanda ki dini ahtapot olarak sarmaladığı din ve piyasa sıkışmasında ilk önemli Sosyalist parti adı duyuluyor. Üstelik doğrusu doğru analizlerle net şekilde Avrupa solunu dahi eleştiriyor. Bakalım işler nereye gidecek.
Mısır görünürde Emperyalist ayarda yol alıyor. Ancak olayı algılayanlar da elerinden alınan veya daha net olarak çalınan devrimi geri almak için sokaklarda oluyorlar. Kurdukları Sosyalist partisi ile üst bir örgütsel girişim de yaparak kitlesel destek arttıkça alternatiflik de olacaktır. Belli olan Mısır galiba kaynamak sınırında daha duracak gibidir. Bakalım din ve piyasacılar dışında sol bir çizgi de bölgede dinamik olacak mı?