yaklaşımlarYılmaz ParlanKTHY ve türbülans! - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

KTHY ve türbülans! – Yılmaz Parlan

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Rahmetli Özker Özgür hükümette olduğu dönemde : Davul benim boynumda, tokmaksa başkalarının elinde deyip istifayı seçmişti. Rahmetli beni mazur görsün ama bir düzeltme yapmak durumundayım: Davul da tokmak da onlarda ve istedikleri gibi Kıbrıslı Türkleri döndüre döndüre tokmaklıyorlar!

Bir süre önce Türbülans başlıklı bir yazı yazmış ve KTHY üzerinde oynanan politik oyunlara dikkat çekmiş, KTHY’nın batmadığını batırıldığını, 100 bin rezervli yolcunun da  AKP’ye yakın bir havayoluna taşıttırıldığını söylemiş, büyük bir vurgun yaşandığına vurgu yapmıştım. Bu, olayın ekonomik yanıydı sanırım. 5 uçaklık bir filoya sahip şirketin 100 bin rezervli yolcusu olmasına rağmen batması ancak bir Laz şakası olabilirdi! Olayın tabii bir de siyasi yönü var. KTHY KKTC’nin Amiral gemisi olduğundan bir güç kavgasına kurban gitti. TC’nin KKTC’deki hakimiyetini perçinlemek, siyasilerin burnunu sürtmek, çalışanları mağdur etmek ve de kendi özel havayolu şirketlerine ardına kadar kapıyı aralamak için oynanan 1 perdelik oyundu. Başarıyla uygulandı, ama çok daha önemlisi 800’ yakın çalışanı acımasızca kıyıma uğrayıp, mağdur edilip  açlığa mahkum edildi.

İnsanlık bir kez daha türbülansa yakalanmış sürekli irtifa kaybediyor!

Devletin hava yolunda çalışanların sosyal sigorta primleri ödenmemiş, dolayısıyla işsizlik parası alamamışlar bütün haklarından mahrum bırakılmışlardı. Yağ çekmek, her yere Cami dikmek için inanılmaz çabalar ve paralar harcayan yetkililer, aç kalan çoluk çocuğuyla ortada kalan insanlara bırakın yardımcı olmayı doğru dürüst randevu bile vermediler. Merhamet duygusundan yoksun olan yetkililerin ve vekillerin Mecliste daha fazla Cami yapılması için tartışma ve çalışma yapmaları ise bir Nasreddin Hoca vakası gibi! Ben buradan soruyorum hangi din insanları açlığa mahkum eder? Dini bırakın nerede insani değerler? Mecliste bir süre vekillik 1-2 yıl sözde Bakanlık yapacaksınız diye insani değerleri pas pas yapmaya değer mi? Siyaset sorun çözme, imkan yaratma sanatı. Gelin görün ki bizde hava basma ve zenginleşme, devletin imkanlarını eşe dosta peşkeş çekme, ganimetin üzerine konma sanatı olarak görülürken insanlık bir kez daha türbülansa yakalanmış sürekli irtifa kaybediyor!

İnsanlık türbülansın derinliklerinde kayboluyordu…

Trafikte  ilerlerken bir kız tek başına bildiri dağıtıyordu. Yavaşlayıp uzattığı kağıdı aldım. Gözlerinde bir hüzün yüzünde ise yaşananlardan dolayı isyan ifadesi hakimdi. Tanışmıyorduk ama gözlerindeki acı çok netti: “Lütfen yardımcı olun” dediğinde uzattığı kağıdın antetine baktığımda eski bir KTHY personeli olduğu anlaşılıyordu. O an utandım. Doğup büyüdüğü bu topraklarda çalıştığı devletin amiral gemisinde işsiz kalmış, kağıt üstünde olan hakları da türbülansa kurban edilerek tüm yaşam haklarından mahrum bırakılıyordu. Diğer yandan atanan Yeni Sultanımız yani Valimiz güdümlü basın kuruluşlarını bir bir gezip, çarşaf çarşaf açıklamalar yapıp, KKTC insanına yardım etmek için buradayım diyerek insanlarla dalga geçiyordu. Meclisteki emir erleri ve emir gumandanları ise “Az kaldı, ekonomi düzeliyor, iyi yoldayız, dayanın, krizden çıkmak üzereyiz” teraneleri ile aç kalan insanlar için hiç bir şey yapmıyor, insanlık türbülansın derinliklerinde kayboluyordu.

Yere çakılan aslında uçaklar değil, insani değerler

Esnafın ödenmemiş sigorta borçları için aylık % 4 tefeci faizi uygulayan Devlet, kendi yükümlülüklerini yerine getirmeyip kendi insanını açlığa mahkum ederken türbülansa yakalanıp düşen bir şey daha vardı ki o da kurdukları ucube devletin yapısı idi! Amiral gemisi batırılınca havada kalan uçaklar konamamış, benzini bitince bir süre sonra yere çakılmıştı. Yere çakılan aslında uçaklar değil, insani değerlerimizdi. Şimdilerde ise emireri siyasilerden “Ercan Özelleştirilecek” tekerlemeleri havada uçuşuyor, bu hamleyi boşa çıkarmaksa toplum olarak elimizde. Ya mücadele edeceğiz ya da daha nice türbülanslara yakalanıp savrulup savrulup tek tek yok olacağız.

Bu kadarına “Bardon” deyip Ayşe Arman gibi yapıyorum. En iyisi boşlukları siz doldurun  .. ……!

Bu satırları yazarken haber ajansları KTHY çalışanlarının meydan dayağından geçirilip yerlerde sürüklendiğini ve de bir çoğunun tutuklandığını yazıyordu Küçük hükümeti, yeni Sultandan aldığı talimatları uyguluyor, eylemcilerin tutuklanmasını emrediyor, hak arama mücadelesindeki insanları zorbalıkla suçlayarak gelinen son noktayı özetliyordu. Havası yerinde; güya Polis askere bağlı değil de sivil otoriteye bağlı da Başbakan Küçük de bu otoriteye hükmeden adam! Vay babam vay! Halbuki zurnanın son deliği bile değilsin sen! Bir başka verilmek istenen mesaj, hak arama mücadelesinde insanların karşısına bir Polis ordusu dikerek onları ezmek ve kazanamayacakları duygusunu yaşatmaktı. Burada ortaya çıkan gerçek; Sendikalar tutumlarını gözden geçirmez ve ciddi anlamda güç birliğine gitmezlerse mağlubiyet ve yok oluş kaçınılmaz. Benden uyarması… Burada Başbakanın ‘Zorbalıkla hak elde edemezler’ ifadesine bir vurgu yapmak istiyorum: Siz devlet olarak insanların sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı ödeneklerini yatırmayacaksınız ama yaşatabileceğiniz bir şirketi güç kavgasında kurban edip TC sermayesine meze yapacaksınız. İşsizlik paralarını da ödemeyip insanları aç bırakıp, evlerine arabalarına haciz gelmesine seyirci kalacaksınız. Ve utanmadan bir de onları zorbalıkla suçlayacaksınız. Bu kadarına “Bardon” deyip Ayşe Arman gibi yapıyorum. En iyisi boşlukları siz doldurun  .. ……! Rahmetli Özker Özgür hükümette olduğu dönemde : Davul benim boynumda, tokmaksa başkalarının elinde deyip istifayı seçmişti. Rahmetli beni mazur görsün ama bir düzeltme yapmak durumundayım: Davul da tokmak da onlarda ve istedikleri gibi Kıbrıslı Türkleri döndüre döndüre tokmaklıyorlar!

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin