Daha gencecik bir kız! Ve gazete ‘okulun en güzeliydi’ şeklinde verdi haberini…
Geçtiğimiz Cumartesi gecesi saat 01:30 civarında beş arkadaşı ile gezerken; büyük bir hata sonucunda yaptıkları kazada hayatını kaybetti… Yine bir genç ve yine dikkatsizlik sonucu bu kadar erken hayata veda etti… Nedenini bilmiyorum, liseyi İsveç’te bitirmişti ve yüksek öğrenimini de Kıbrıs’ta yapmayı tercih etti. Aynı fakültede öğrenim görüyorduk, hatta çoğu derste de beraberdik… Gerçekten çok olgun ve sessiz bir kızdı. Sessiz olmasına rağmen neredeyse tüm bölümde biliniyordu ve haberini alınca öğretmenler dâhil tüm bölüm ağladı/ ağlıyor…
Açıkça söyleyeyim: Kadere inancım yok ve hiç kimseye -hele de gencecik yaşında- beklenmedik bir şekilde kaderi işaret ederek ölümü yakıştırmam… Hayatta hiçbir insan bu şekilde ölümü hak etmez çünkü. Bu yüzden çok üzülmeme rağmen arkasından –birçoğu gibi – ağıt yakmayacağım. Gencecik kız hayatının en güzel günlerini yaşarken ayrıldı aramızdan… Ve bunun bir sorumlusu var. Halen aramızda, İrem’in ölüm sebebi olarak belirttiğiniz gibi dikkatsizlik sonucu hayata veda edecek binlerce genç var. Ki ben aslen yetkililerin bu olaydan sıyrılmaya çalıştığı gibi dikkatsizliğe değil; ihmalsizliğe dikkat çekmek istiyorum…
***
Eğer bu trajedi yaşanmasaydı bugün de derste beraber olacaktık. Yine geç kalacaktı ve “hocam, yine uyuyakaldım” diyecekti en şirin haliyle. Sonra bir daha sesi çıkmayacaktı sınıfta… Belki okulun kantinine gelirse seslenirdi bize…
Yaşadığımız dünyada insan hayatı bu kadar ucuz ve basit… Her ölümlü kaza sonucu başlıklar aynı: “Aşırı alkol”, “Çok Hızlıydı”, “Dikkatsizlik sonucu” v.s…
* ‘Türk’lüğünüzü ispatlamak için yaptırdığınız yüzlerce anıtın üzerindeki ışıkları sökseniz, Karpaz’dan Lefke’ye aydınlanmayan yol kalmaz… Hele de dağdaki yüzlerce hektarlık alanı katlederek yaptırdığınız bayrağın ışıkları, Lefkoşa – Güzelyurt güzergâhını yol boyunca ışıklandırırdınız.
* Parasız kalınca halkın üzerine sürdüğünüz zebanilere, halkın parasını (ç)almak yerine; daha dikkatli olmaları açısından bilinçlendirecek görevler verseniz bu kadar genç hayatı yok olmayacak… Ya da caydırıcı uygulamalar başlatmak hiç mi aklınıza gelmez… Şehir içinde bir kilo metre öteye gitmek için yola çıkan garibin emniyet kemerini takmadı diye cebini boşaltmak hangi mantığa sığar efendiler?
* Bu ülkede toplu taşımacılık yok! Kimsede inkâr edemez… Ve köyden okuluna/ işine gitmek isteyen öğrencinin/ işçinin ya da memurun altındaki son model araba, yapılan kazalara sebebiyet olarak gösterilemez. Bir kişi gösterin iş çıkış saatleri veya ders bitiş saati, köye gidecek otobüsün kalkış saatine uygun olsun… Araba almayıp da ne yapsın bu insanlar: Her galeri/ kumarhane açılışına kırmızı kurdeleye kesmeye gidenler sizler değimlisiniz? Kazayı duyunca hiç mi yüzünüz kızarmaz; hiç mi kendini biraz sorumlu hissetmez insan…
* Yapılan yollara zaten diyecek yok… Olamaz da zaten; Kafasına tükürdüğümün zihniyeti, daha kaç yürek trafik terörü yüzünden ölecek!?
Hey gidi insanoğlu daha ne kadar –ister affedin, ister affetmeyin- eşek gibi her şeye boyun eğeceksiniz!