6 Nisan 2003 tarihli gazeteler Yurtsever Birlik Hareketi üyesi gençlerin TC büyükelçiliği önünde yaptıkları eylemde “Türkiye bu coğrafyadan sorumludur” diyerek basın açıklaması yapmak istediklerini ama polis tarafından engellendiklerini yazarken yine aynı tarihli gazeteler, Mağusa’da, bazı sivil toplum örgütlerinin, siyasi parti ve sendikaların önceki gün akşam Gazimağusa’da “Barış, Çözüm ve AB İçin Kararlılık Yürüyüşü” adı altında yürüyüş eylemi gerçekleştirdiklerini yazıyordu. Eylemler gittik sonra artış göstermekte ve katılanların da sayısı artmaktaydı.
2003 yılının Nisan ayında barikatların açılması da direk veya indirek Kuzey Kıbrıs’taki halk hareketinin etkileriyle açılıyordu. Kapıların açılmasıyla Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, hem Kuzey’de hem de Güney’de Kendilerini yönetenleri şaşırtıyordu. Kıbrıs ve Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci, Annan Planı ve Kıbrıslı Türklerin ortaya koyduğu “Çözüm ve AB” kararlılığı sonrasında, 30 yıl kapalı tutulduktan sonra kısmen aralanan barikatlar, geçmişte ortaya konan tüm ön yargıları bir anda sıfırladı. Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların “bir araya gelemeyeceklerini” söyleyenler ve sürekli bunu “güvenlik sorunu” olarak ortaya koyanlar, “Kıbrıs adasında gerçek çözüm”e karşı çıkmak için son dört aylık süreç sonunda şimdi sarılacakları yeni mazaretler arıyorlardı(44).Bu arada Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Yeşilhattaki duvarların kalkması ve serbest ticaretin gündeme gelmesi için sınır duvarlarına balyozlu eylem düzenlemişti(45).
AİHM’nin, Bayan Titina Loizidu’nun açtığı dava sonucu Türkiye Cumhuriyeti’ni takiben 650 bin dolar(Faizlerle bir milyon yüzyirmi bin dolar) tazminata mahkum eden 28 Temmuz 1998 tarihli karar da Kuzey Kıbrıs’taki halk hareketlerini tetikleyen bir olay olmuştur. Böylelikle Türkiye Cumhuriyeti statükonun iflas ettiğini yedi düvele ilan ediyordu. “Çöken, Türkiye’yi Türklere rağmen yönetme iddiasında olan gerici statükoydu”(46). 1974 sonrası Kuzey Kıbrıs’ta oluşturulan rejimin öncelikle yaptığı toprak dağıtımının da bir manası olmadığı ortadaydı. Halkı daha fazla öfkelendiren de bu olmuştu. Aradan 30 sene geçmesine rağmen 1974 yılında Kıbrıslırumların terkettiği toprakların yine asıl sahiplerine ait olduğu belli olmuştu. 20 Haziran, Cuma günkü gazeteler Loizidou tazminatının Türkiye tarafından faizi ile ödeneceğini duyurmaktaydı. Kuzey Kıbrıs’taki rejime 22 Şubat 2003’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı bir karar daha büyük bir darbe vuruyordu(47). “ Önceki gün AİHM’de tarihi bir karar açıklandı. 20 Temmuz 1974’ten bu yana ilk kez, Kıbrıslı bir Türk, işgalci olarak suçladığı Türkiye aleyhine AİHM’de açtığı davayı kazandı… Türkiye Dr. Ahmet An’a 15 bin Euro manevi tazminat ve 4 bin 715 Euro da dava masrafı ödemeye mahkum edildi…Güney Kıbrıs’taki barışçı toplantılara katılmak için talep ettiği izinler Türk makamları tarafından keyfi biçimde geri çevrilen Ahmet An, 1992 yılında AİHM’ye başvurmuş ve Türkiye aleyhine dava açmıştı…”
Kuzey Kıbrıs’ta yapılan kamuoyu yoklamalarında Denktaş’a güvenin %23 oranında olduğunu gösteriyordu. Bu da halk hareketinin bir gerçeği olarak ortaya çıkmaktaydı(48).
Artık bu şekildeki haberler de olağan hale geliyordu:
“Kıbrıs’ın biri Türk, biri Rum iki komşu köyü, bugün birbirlerine uzak. 23 Nisan 2003 tarihinde kapıların açılmasıyla yeniden birbirleriyle irtibat kuran Elyeliler ile Petreliler, geçtiğimiz hafta sonu (21 Eylül 2003, Pazar) bu kez Rum Kesiminde bir araya geldiler”(49).
2003 Aralık ayına doğru seçimlere endekslenen Kuzey kıbrıs’ta artık tüm eylemlerden sonra sol diye nitelenen Kuzey Kıbrıs muhalefet partilerinin de bu eylemlerden dolayı oylarını artırdıkları görülmekte, bir zamanlar onbinleri bulan mitingleri, yirmi bin hatta elli bin’i bulan partililerle taşmaktaydı. 2004 yılı başlarında seçim sonrası Çözüm için Annan Planı oylanacağında referandum
için “evet”lerin de yüksek çıkacağı konuşulmaktaydı. Nitekim referandumda Kuzey Kıbrıs’ta %65 civarında “evet” çıkarken Güney’den %75 “hayır” çıkarak Annan Planı Kıbrısrum toplumu tarafından onaylanmıyordu.
SONUÇ
Sonuç olarak diyebiliriz ki dünyanın Doğu Akdenizde küçük bir adasında meydana gelen olaylar sosyo-politik ve ekonomik olarak ele alınıp incelendiğinde bu küçük adacıktaki küçük insan nüfusunun değişim konusunda büyük insan nüfuslarında görülen büyük hızla kazanılan dinamikle kısa zamanda büyük bir aşama gösterek birçok şeyi değitirdiği ama daha sonrası için başka etmenlerin de bu değişime etki ettiğini görebiliriz. Güney’deki değişim konusundaki olumsuzluklar ve dinamizm eksikliği yanında, Güney’deki şövenizm, ırkçılık ve milliyetçiliğin de şimdiki durgunlukta ve statükonun tekrar gericileşmesinde direk ve indirek etkileri vardır. Kuzey’deki statüko da bu değişimi şimdilik durdurmuşa benziyor. Değişim öyle görülüyor ki 2003 ve 2005’te yapılan seçimlerle durmuştur. Hatta ve hatta seçimi bir rant olarak gören CTP’nin de bu konuda son beş senede büyük ve menfi olarak dinamizmi söndürme babında bir etkisi olmuştur. Son beş senenin değerlendirilmesine ise daha sonra geleceğiz. Kısaca söylemek gerekirse CTP ağırlıklı koalisyon hükümetleri değişim bakımından eskileri de aratmayacak statik durumlar yaratmışlardır. Sürekli devrim konseptine ters bir durumla karşı karşıyayız şimdilerde ve bundan sorumluluğunu silemeyecek olan şimdiki hükümet oyuncuları da yargılanmaktan ve suçlanmaktan kendilerini arındıramayacaklardır. Ama Kuzey’deki halkın bir kere olsun sokakları tanıması ve sokağın kendisine bahşettiği değişimi boşa atmayacağını ve bu silahı günü geldiğinde tekrar kullanacağını söyleyebiliriz. Kaldı ki Kuzey’den başlayan değişim dinamiğinin yıkılmaz denilen duvarları bile yıktığını herkes gözlemledi. Bu dinamiğin etkisini gösteren başka bir örnek elde yoktur herhalde…
DİP NOTLAR
(1) 33. Dönem KTÖS Çalışma Raporu 2000-2001,15.
(2) 33. Dönem KTÖS Çalışma Raporu 2000-2001,16.
(3) Birikim Dergisi, Mart 2003,Sayı:167.
(4) Avrupa Gazetesi,6 Ocak 1998, Salı,2.
(5) Avrupa Gazetesi,21 Ocak 1998,Çarşamba,2.
(6) Avrupa Gazetesi,22 Ocak 1998,Perşembe,2.
(7) Avrupa Gazetesi,23 Şubat 1998,Pazartesi,2.
(8) Avrupa Gazetesi,12 Mart 1998,Perşembe,1.
(9) Avrupa Gazetesi,19 Nisan 1998, Pazar,15. (10)Avrupa Gazetesi,9 Şubat 2000,Çarşamba,1.
(11) Banka Endüstri Bankası’ydı, Avrupa Gazetesi,10 Şubat 2000,1.
(12)Avrupa Gazetesi,11 Şubat 2000,Cuma,1. (13) Avrupa Gazetesi,13 Şubat 2000,Pazar,1.
(14) Avrupa Gazetesi,17 Şubat 2000, Perşembe,12 (15) Avrupa Gazetesi,18 Şubat 2000,Cuma,1.
(16) Avrupa Gazetesi, 21 Şubat 2000,Pazar,3.
(17) Avrupa Gazetesi, 16 Ocak 2000,Pazar,3.
(18)Avrupa Gazetesi,3 Haziran 2000,Cumartesi,1.
(19) Avrupa Gazetesi,10 Aralık 1999,Cuma,2.
(20)Avrupa Gazetesi,18 Aralık 1999,Cumartesi,1.
(21)Avrupa Gazetesi,31 Aralık 1999,Cuma,1.
(22)Avrupa Gazetesi,14 Temmuz 2000,Cuma,8.
(23)Avrupa Gazetesi,31 Aralık 1999,Cuma,1.
(24) Avrupa Gazetesi,27 Mayıs 2000,Cumartesi,1. (25) Avrupa Gazetesi,31 Aralık 1999,Cuma,1. (26) Agy,2. (27) Avrupa Gazetesi,27 Mayıs 2000, Cumartesi,1. (28) Avrupa Gazetesi,2 Temmuz 2000,Pazar,1. (29) Avrupa gazetesi,4 Temmuz 2000,Salı,1. (30)Avrupa Gazetesi, 8 Temmuz 2000,Cumartesi,1. (31)Avrupa Gazetesi, 20 Temmuz 2000,Perşembe,1. (32)Avrupa Gazetesi,8 eylül 2000, Çarşamba,1. (33) Avrupa Gazetesi,9 Ağustos 2002,Cuma,1. (34) Avrupa gazetesi,13 Ağustos 2002,Salı,2. (35) Afrika Gazetesi,29 Ağustos 2002,Perşembe,3. (36)agy,12 (37)Avrupa Gazetesi,6 Eylül 2002,Cuma,3. (38)Avrupa Gazetesi,28 Kasım 2002,Perşembe,2. (39)Yenidüzen Gazetesi,28 Kasım 2002,Perşembe,5. (40) Yenidüzen Gazetesi,14 Aralık 2002,Cumartesi,2. (41) Yenidüzen Gazetesi, 27 Aralık 2002, Cuma. (42)Yenidüzen Gazetesi, 1 Ocak 2003, Çarşamba,3. (43)Afrika Gazetesi,30 Mart 2003,Pazar,1. (44) Afrika Gazetesi, 28 Şubat 2003,Cuma,1. (45) Yenidüzen Gazetesi,4 Ağustos 2003,Pazartesi,1. (46) Yenidüzen Gazetesi,31 Mayıs 2003,Cumartesi,1. (47)Yenidüzen Gazetesi, 26 Haziran 2003,Perşembe,13. (48) Afrika Gazetesi,22 Şubat 2003,Cumartesi,1 (49)Yenidüzen Gazetesi,16 Ağustos 2003,Cumartesi,2. (50)Yenidüzen Gazetesi, 23 eylül 2003, Salı,5.