habergüncel haberMağusa Limanındaki atıkların kaldırılmaması halinde 16 Şubat'tan itibaren eylem var
yazarın tüm yazıları:

Mağusa Limanındaki atıkların kaldırılmaması halinde 16 Şubat’tan itibaren eylem var

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Mağusa Serbest Liman bölgesine boşaltılan atıklar, farklı kesimlerden örgütlerin tepkisine neden oldu. Bölgedeki kirliliğe karşı ortak hareket başlatan 7 örgüt, kanser dahil ciddi sağlık sorunları yaratma potansiyeli taşıyan atıklara karşı önlem istedi ve aksi halde eylem uyarısı yaptı. İlk eylem tarihi olarak da 16 Şubat tarihi açıklandı.

Gümrük Çalışanları Sendikası (Güç-Sen), Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu-Sen), Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Diyabet Derneği, Tabipler Birliği (KTTB) ve Yeşil Barış Hareketi’nden oluşan 7 örgüt, ortak absın toplantısı düzenleyerek ilgili birimlerden önlem istedi.

Tabipler Birliği binasında düzenlenen basın toplantısında ortak açıklama Birlik Başkanı Suphi Hüdaoğlu tarafından okundu.

Açıklamada, uzun yıllardır dökme yük olarak tanımlanan arpa, buğday, küspe gibi ilaçlı yemlerin nakliyesinin hiçbir önlem alınmadan yapılmakta olduğu ve bu işlemle, Serbest Liman yakınındaki ilkokulda eğitim alan çocuklar ile limanda çalışanların sağlığının tehlikeye atıldığı ifade edildi.

Açıklamada, dökme çimentonun tahliyesi ve paketlenmesi esnasında çıkan tozun başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok sağlık sorununa neden olduğu, tersaneden ise yine kansere neden olduğu bilinen asbest ve ağır metaller yayıldığı, Güney Kıbrıs’tan getirilen ve içeriği ne olduğu bilinmeyen hurdaların dahi açıkta tutulduğu belirtildi.

“NE OLDUĞU BİLİNMEYEN MADDELER NASIL BOŞALTILIYOR”

Son dönemlerde kanserojen olduğu söylenen dioksin maddesi yüksek olan yanık un ve Mısır’dan İtalya’ya nakliyesi esnasında geminin su alması üzerine ticari değerini yitiren amorf cam üretiminde kullanılan silisyumdiyoksit maddesi boşaltıldığı anımsatılan açıklamada, “Serbest Liman’a kimsenin ne olduğunu tam bilmediği ancak tahmin edebildiği yükler boşaltılmakta ve depolanmaktadır” dendi.

Toplantıda dağıtılan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler tarafından kaleme alınan “silisyum dioksit” hakkındaki rapora göre, söz konusu maddenin düşük dozda bile uzun süre solunması halinde bronşit, kalıcı akciğer rahatsızlıkları ve kanser riski taşıyor. Rapora göre, maddenin çocuklar, astımlılar ve yaşlılar üzerinde daha erken etki gösteriyor.

YARGIYA BAŞVURU DAHİL EYLEM

Örgütler, dökme yüklerin kontrol altında alınmasını, tersane ve sanayinin serbest liman dışına çıkarılmasını, Serbest Limandaki işlemlerde yasal düzenlemelerin tamamen uygulanmasını, Serbest Liman yasasının Avrupa Birliği standartlarına getirilmesini talep etti.

Açıklamada, taleplerin yerine getirilmediği takdirde yargıya başvurma dahil eyleme gidileceği de belirtildi.

Serbest Limanın yanında bulunan Karakol İlkokulu’nda örgütlü KTÖS ve limanda örgütlü Güç-Sen başkanları ise, açıkta depolanan silisyum dioksitin temizlenmemesi ve Karakol İlkokulu ile limanı ayıran duvarın yanında bulunan radyoaktif madde içerdiği iddia edilen atıkların 16 Şubat’a kadar kaldırılmaması durumunda eyleme gideceklerini açıkladılar.

Güç-Sen Başkanı Memduh Çeto, sendikanın 19 Ocak’ta eylem yaptığını, bazı bakanlıklara mektup yazdığını ancak yanıt alamadıklarını belirterek, 16 Ocak’tan itibaren KTÖS’le birlikte eyleme gideceklerini ve rıhtımda çalışmayacaklarını kaydetti.

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de, Serbest Liman’ın istenmeyen yüklerin boşaltıldığı bir bölgeye dönüştüğünü kaydetti ve Karakol İlkokulu ile Serbest Limanı ayıran duvarın dibine kurşun ve radyoaktif madde içeren atıklar döküldüğünü anlattı.

Konuyu Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ilettiklerini ifade eden Elcil, 16 Şubat’a kadar önlem alınmaması halinde okulun açılmayacağını söyledi.

Kamu-Sen Başkanı Mehmet Özkardaş da, Mağusa bölgesinin en çok kanser vakası olan bölge olduğunu belirtti.

Özkardaş, Mağusa Serbest Limanı’na boşaltılan bazı maddelerin hiçbir ülke tarafından kabul görmeyen maddeler olduğunu, bunun yanında tersanede kum raspası ile yapılan kazma işlemi sonucunda havaya tehlikeli maddeler salındığını söyledi.

Özkardaş, anayasanın “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” ve “çevre kirlenmesini önlemek devletin, gerçek ve tüzel kişilerin ödevidir” ifadelerini içeren 40. maddesine de atıfta bulundu.

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir de, halkın çevre sorunlarının sonuçlarını en acı bir şekilde hissetmeye başladığını ifade etti.

Sahir, Kıbrıs’ın kuzeyinde çevreyi koruyucu yasaların uygulanmadığını vurguladı.

Diyabet Derneği temsilcisi Mine Egemen ise, 2011’in Çevre Yılı ilan edilmesinin sözde kalmaması için halkın her şeyi kurum kuruluşlardan beklemeden kendi sağlığı için öz denetimini arttırması gerektiğini söyledi.

Tabipler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Şengül Yücel ise, her yıl kanser vakalarının arttığını, Çocuk Onkoloji bölümündeki doktorların Mağusa bölgesinden gelen kanser vakalarında bu yıl artış yaşadığını belirttiğine işaret etti.

Yücel, “2-3-4 yaşında beyin tümörü veya diğer kanser türleri ile geliyorlar. Bu bir tesadüf değildir. Nasıl mikroplar görülmese kimyasallar da görünmez. Ama bunun etkilerini çok acı bir şekilde yaşıyoruz” dedi.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin