Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuran Pınar Selek, “Eninde sonunda kazanacağız” diyor. Davayla ilgili “Neden Pınar Selek?” sorumuzu yönettiğimizde ise, “Şu kadarını söyleyebilirim, beni sembol olarak seçtiler… Ve üzerimden sembolik bir savaş yürütüyorlar” diyor. Pınar Selek ile Defne Gürsoy BirGün için söyleşti
-Bir buçuk yıldır Almanya’da yaşıyorsunuz. Almanlar sizin için nasıl bir dayanışma içindeler? Alman medyası nasıl destek oluyor?
Burada çok iyi karşılandım. Özellikle kadın hareketi, insan hakları aktivistleri ve yazar örgütleri, yaşadığım deneyimi, olması gerektiği gibi, önemsediler. Özellikle Sürüne Sürüne Erkek Olmak isimli kitabım Almanca’ya çevrildikten sonra, beklediğimden daha fazla ses getirdi ve ciddi bir tartışma yarattı. Neredeyse her hafta başka bir konferansta konuşuyorum. Ayrıca pek çok konuda çalıştığım ve ürettiğim için, kamuoyunda oldukça görünür oldum. Yaşadığım haksızlık, bu nedenle öncelikle Almanya’da daha büyük bir tepki yarattı. Hemen hemen tüm büyük gazeteler Tabii sadece Almanya değil, sık sık İsviçre ve Avusturya’da çeşitli buluşmalara katılıyorum. Buralarda farklı deneyimlerle, farklı yaşama ve görme biçimleriyle karşılaşmak, benim için de çok geliştirici oldu.
-Fransa’daki destek nasıl başladı ve gelişti?
Fransa’da doktora yaptığım için, öncelikle üniversite ve sosyologlar çevresinden büyük bir destek aldım. Sosyal bilimin sorunları üzerine iki sosyolog tarafından yazılan “Araştırmak: Hangi Hakla” adlı kitapta benim deneyimlerim ayrıntılı bir biçimde yer aldı. Makalelerim çevrildi ve yayınlandı. Yeni kurulan “Sınır Tanımayan Araştırmacılar”, yaşadığım adaletsizliği temel gündemlerinden biri yaptılar. İnsan hakları örgütleri, kısa zamanda benimle bağlantı kurarak, çeşitli kampanyalar başlattılar. Tabii benim için en anlamlı destek, geçtiğimiz 8 Mart’ta Fransız feministleri tarafından kurulan “Pınar Selek’le Dayanışma Komitesi” oldu. Bu komite, hızla gelişti ve adaletsizliğin yumruğu karşısında yalnız olmadığımı bana hep hissettirdi. Örgütledikleri buluşmalar ve dayanışma etkinlikleri, ayrı ayrı yürütülen çalışmaları koordine etmeleri, kısa zamanda Fransa’yı da uluslararası dayanışma ağının arasına soktu. Hem de güçlü bir biçimde.
-Avrupa Parlamentosu sizi Brüksel’e davet edip, dinledi. Ardından da size tam destek vereceğini açıkladı. Brüksel’de AP Türkiye karma komisyonunda neler konuşuldu?
Parlamenterler, zaten dava hakkında yeteri kadar bilgiye sahiplerdi, bu anlamda bu toplantı, bilgilendirme değil, görüş alışverişi hedefini taşıyordu. Açılış konuşmasını yapan Karma Komisyon Eşbaşkanı Helene Flautre, bu konuyu geç gündeme aldıkları için benden özür diledi. Genel olarak neler yapılabileceği üzerine konuşuldu. Açıkçası, neyin ne kadar işe yarayacağını bilmiyorum ama gördüğünüz gibi, adalet mücadelemize yorulmadan… yorularak ama yavaşlamadan sürdürüyoruz. Zaman geçtikçe genellikle, dayanışma ağları zayıflar, herkes duruma alışır. Ama benim davamda öyle olmadı. Türkiye’de başlayan güçlü dayanışma ağı, artık uluslararası kollarla yürüyor. Eninde sonunda kazanacağımıza inanıyorum.
-Buralarda herkez davanız konusunda “Neden Pınar Selek?” diye soruyor. Neden siz?
Sanırım, bu soruyu en son yanıtlaması gereken insan benim. Bilmiyorum. Türkiye’de bu soru çok tartışılıyor ve insanlar çeşitli yanıtlar veriyorlar. Ama bunlardan bahsetmek benim için zor. Şu kadarını söyleyebilirim, beni sembol olarak seçtiler… Ve üzerimden sembolik bir savaş yürütüyorlar.
-Avrupa’da kendinizi emniyette hissediyor musunuz?
Hayır, ben dünyanın hiçbir yerinde kendimi emniyette hissetmiyorum. Çünkü bu dünya, çıkar ilişkileriyle yönetiliyor. Şiddet mekanizmaları, kimi yerde daha görünür, kimi yerde daha örtülü ama etkili olarak, global bağlarla birleşmiş durumda. Ama ne yapıyorum? Herkesin kendini güvende hissedeceği, bunu güvenlik politikalarıyla değil, özgürlüklerle kuracağımız bir dünya için mücadele ediyorum.
-Almanya veya Fransa’ya iltica etmeyi düşündünüz mü?
Hayır. Neden iltica edeyim ki? Ben, ülkeme döneceğim. Burada kendi çalışmalarımı daha rahat sürdürüyorum. Ayrıca doktoram ve diğer çalışmalarımdan ötürü oturma iznim var. Kendi pasaportumla geldim ve öyle de döneceğim.
-Avukatlarınız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını bildirdi. Bu sürecin hangi aşamasındasınız?
Başvurumuzu yaptık. Ama umarım Türkiye içinde hallolur bu süreç.
-Berlin’de bulunduğunuz süre içinde ilk romanınızı yazdınız. Başlığı ve konusu nedir? Ne zaman yayınlanacak?
Evet, geçen hafta bitirdim. Benim bu ağır zamanlarda yaptığım en mutluluk verici işlerden biriydi. Masalların yeri ayrı tabii ama kendini farklı dillerde, farklı anlatım biçimlerinde ifade etmek çok güçlendirici bir deneyim. Başlığı, “Yol Geçen Hanı”. Konusunu buradan anlatmak zor. Umarım, yakında okursunuz.?
Almanya’dan sonra Pınar Selek’e Fransa’dan destek
Mısır Çarşısı davasında iki kere beraat etmesine rağmen 9 Şubat 2011’de İstanbul 12. Ağır Ceza mahkemesinde ömür boyu hapis cezası ile yeniden yargılanacak Pınar Selek’e Türkiye’nin ardından başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinden destek yağıyor. Almanya P.E.N. Kulübünün verdiği “Sürgündeki Yazarlar” bursu çerçevesinde araştırmalarını bir buçuk yıldır Berlin’de sürdürüyor.
Almanya’da geniş çaplı bir destek kampanyasının ardından, Pınar Selek geçtiğimiz hafta Paris’teydi. Yaklaşık bir yıl önce oluşturulan Pınar Selek Dayanışma Komitesi ve Paris Diderot Üniversitesinin davetlisi olarak iki konferans veren Selek, 19 Kasım tarihinde Rennes kentinde “Ülkesinden uzak olmak, ama nereye kadar?” başlıklı bir konuşma yapmıştı.
Pınar Selek 13 Aralık’ta Paris Üniversitesi’nde CEDREF-Feminist Araştırmalar Merkezi üyelerine “Sınırda olanlarla çalışmak” konulu bir konferans verdi. Fransa’daki önemli feminist araştırmacıların biraraya geldiği konferansın ardından, 16 Aralık’ta 10. Paris Belediyesinin konuğu oldu. Burada, Paris’teki Türkiyeli Yurttaşlar Meclisi ACORT Derneği’nin işbirliğiyle “Türkiye’de erkeklik, askerlik ve şiddet” üzerine konuştu. Sosyalist Partili Paris 10. Belediyesi’nin Başkanı Rémi Féraud adına konuşan yardımcısı Alexandra Cordebard, “Pınar Selek’i ağırlamaktan gurur duyduklarını ve kendisini Belediye yönetimi olarak desteklediklerini” ifade etti.
Paris’te bulunduğu süre içinde birçok sivil toplum kuruluşunun yanısıra, Fransa’nın önemli kamu televizyon kanallarından Public Sénat ve birçok yazılı yayın organında röportaja davet edildi. Fransa’daki Pınar Selek Dayanışma Kollektifi ay başında, tüm Fransız kamuoyunu hedefleyen bir Internet sitesini devreye sokacak.
Öte yandan, Almanya’dan sonra 9 Şubat’ta Türkiye’de yapılacak duruşmaya Fransa’dan katılacak gözlemcilerin sayısı giderek artıyor. Yabancı medya temsilcilerinin yanısıra, Avrupa Parlamentosu’ndan bir ekip ve merkezi Paris’te bulunan Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu’ndan (FIDH) gözlemciler 9 Şubat’ta Pınar Selek’e tanıklık etmeye hazırlanıyor.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu ayrıca, Ocak ayından itibaren Pınar Selek için dünya çapında dayanışma ve destek kampanyası başlatacağını bildirdi. Federasyonun Dünya İşkence Karşıtı Örgüt (OMCT) ile birlikte yürüttüğü “İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlem” programı çerçevesinde, iki kuruluş Pınar Selek’in kesin beraatini talep edecek.
Pınar Selek 6 Aralık’ta Avrupa Parlamentosu-Türkiye Karma Komisyonu’na davet edilmişti. Komisyonun eşbaşkanı Fransız Yeşiller vekili Hélène Flautre hemen akabinde, “Hepimiz Pınar Selek’iz” başlıklı bir yazı kaleme almış ve Avrupa Ekoloji’nin sitesinde yayınlamıştı.
(Bakınız: http://europeecologie.eu/Pinar-Selek-au-Parlement-europeen)
FRANSA’DAKİ DAYANIŞMA KOLLEKTİFİ’NİN BİLDİRİSİ:
Türkiye’de direniş sembolü ve ömür boyu hapis cezası ile tehdit edilen Pınar Selek ile dayanışma
Olaylar 1998’e uzanıyor: Sosyolog ve aktivist feminist Pınar Selek, bir gün siyasi ve hukuki bir entrikanın kurbanı olacağını asla beklemiyordu. Onu tutuklayan polisler, kendilerine Kürt sorunu etrafında yürütmekte olduğu bir araştırma projesi için mülakat yaptığı kişilerin isimlerini vermesini istiyorlardı.
Hapiste televizyon izlerken, 9 Temmuz 1998’de Mısır Çarşısı’nda yedi kişinin ölümüne neden olan bombayı yerleştirmekle suçlandığını öğreniyor. Oysa daha sonra yapılan ekspertiz raporlarında patlamanın bomba değil, gaz tüpü patlamasından kaynaklandığı sonucu rapor edilmişti. Üstelik, bu “bombayı” Pınar’la birlikte yerleştirdiğini söyleyen bir adam, ardından işkence altında yalan söylediğini itiraf ediyordu. Pınar Selek iki buçuk yıl hapiste kaldıktan sonra 2000 yılının Aralık ayında serbest bırakılıyor ve beş yıl süren bir dava sürecinin ardından 2006’da beraat ediyor.
Kendisine uygulanan tüm baskılara rağmen, aktivistliğinden hiçbir zaman vazgeçmiyor ve 2001’de Amargi Feminist Kooperatifini kuruyor.
2009’un Mart’ında aslında kapanmış olması gereken davası yeniden açılıyor ve bu kez ömür boyu hapis cezası talebiyle karşı karşı kalıyor. Pınar Selek, Dünya Yazarlar Birliği P.E.N. Kulübün Almanya şubesinin “Sürgündeki Yazarlar” programına davet edilerek, halen Berlin’de araştırmalarını sürdürmekte. 9 Şubat 2011 tarihinde, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Pınar Selek davasıyla ilgili belki de son karar alınacak.
Uluslararası P.E.N. Kulübü temsilcileri, Avrupa’daki çeşitli dayanışma komitelerinden oluşan bir heyet ve Avrupa Parlamentosu vekilleri İstanbul’daki duruşmaya katılacak ve Pınar Selek’i bu adalet savaşında destekleyeceklerdir.
DERHAL HAREKETE GEÇELİM
Pınar Selek’in kesin ve kamuoyu önünde beraatini ve bu siyasi tacizin sonunu talep ediyoruz!
PINAR SELEK YALNIZ DEĞİL
Pınar’ı desteklemek için Fransa’daki dayanışma kollektifine yazın:
solidaritepinarselek.france@gmail.com
9 Şubat’tan önce hepiniz imza kampanyasını imzalayın:
http://www.ps-signup.de