(Yeniçağ) Uluslararası deniz antlaşmalarına göre Kıbrıs Cumhuriyetinin etrafındaki denizde kendi ekonomik alan saptama çalışmaları çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti bu kez İsrail ile antlaşma yaparak hudut çizdi. Buna göre Kıbrıs bu hudut içinde başka ülkelere ekonomik yararlanma hakkı vermeyecek ve kendi yeraltı servetlerini kullanacak. Bilindiği gibi daha önce de Mısır, Suriye ve Lübnan ile antlaşma çalışması yapmış ve Mısır ile bağlamıştı. Lübnan ile yapılan henüz Meclisinde onaylamamıştı.
Türkiye bunlara karşı çıkıp Kıbrıs Türk bölgesinin de Kıbrıs kuruluş antlaşmalarına göre hak sahibi olduğunu ileri sürmekte ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini beklemelerini talep etmektedir.
Ancak bekleme itirazına rağmen AB ve Amerika Türkiye’nin bu tutumuna katılmamaktadır. Nitekim Amerikan şirketlerinden de doğal gaz araştırmaları için Kıbrıs’ın ekonomik münhasır bölgesinde yapılan ihaleye katılanlar olmuştu.
Türkiye ilgili devletlere bu antlaşmaları kabul etmediğini bildirerek denizlerde savaş gemileri de dolaştırmıştı.
Türkiye’nin ilgili devlere buralarda kendi hakları olduğunu bildirdiği ve itiraz ettiği haber veriliyor ama Türkiye’nin hakkının ne olduğunun tanımı haberlerde yer almış değil. Türkiye adaların ekonomik alan veya kıta sahanlığı yoktur diye Ege denizinde yaptığı itirazın Kıbrıs Adası içinde geçerli olduğunu iddia edip etmediği tam olarak anlaşılmış değil. Şimdilik itiraz Kıbrıslı Türkler adına yapılmış değiş. Nitekim Kıbrıslı Türkler adına yaptığı itirazda Kıbrıs sorununun çözümünü beklemek gerekir derken kendisi Kıbrıs ile dilediği antlaşmayı yapmakta beis görmemektedir.
Kıbrıs Rum görüşü ise antlaşma yapılır yapılmaz Kıbrıslı Türklerin de menfaatlerinin korunacağını ile sürerek itirazı kabul etmemektedir.
TC dışişleri bakanı Davutoğlu İrsen Küçük ile görüşmesi sırasında denizlerle ilgili TC tutumunu açıklarken de konunun ne olduğuna açıklık getirmemiş ve İrsen’e maaşını bile sorabildikleri halde Kıbrıs Türk tutumu nedir diye sormamış ve onu açıklamaya dahil etmemişti. Türkiye adaların denizlerde sözü olmaz tutumunu Kıbrıslı Türklere de onaylatmaktan kaçınıyor ki onlardan bir destek şovu yapmıyor. Kıbrıslı Türklerden bizim denizlerdeki haklarımızı Türkiye tanıyor mu diye soran tek gazete olan Yeniçağ olduğu için durum çok ders verici…
Bilindiği gibi deniz hukuku son zamanlarda çok değişmiş ve denizlerde geniş alanlar ekonomik çıkarlar için ayrılmaya başlanmıştır. Uluslararası antlaşmalar da bunları düzene sokmuştur. Uluslar arası sular yeni duruma göre baştan çizilmiştir. Türkiye Ege denizin çok özel durumu dolayısıyla bu antlaşmaların bazı maddelerine itiraz etmiş ve Ege için ayrı bir statü kabul etmiştir. Ancak Kıbrıs Ege’de değildir ve kendisi ayrı bir ülke ve Ada’dır. Bu nedenle Türkiye’nin tutumu Ege’nin durumu ile ilgili gerekçesine bile ters olur şayet Kıbrıs’ın durumuna bağlarsa…