yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDUYDUK DUYMADIK DEMEYİN SORA GEÇ KALDIK DİYE YAKINMAYIN - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN SORA GEÇ KALDIK DİYE YAKINMAYIN – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrısta ve özelikle Kuzey Kıbrısta yaşayıp bilimsel araştırmacı veya siyaset ekseninde olan kişiler için önemli labratuvar alanı olalrak oldukça iyi yerde olmaktadır: Ancak eyer bizdeki gerçek gibi, hiçbir konuda araştırmadan, evet efendimci olursanız, o zaman da adeta bambaşka yerden söz eden kişi gerilemesine düşersiniz. Genel neoliberal oluşumlar, ilhak siyasetleri gibi ikilemleri yaşarsınız: Ayrıca genel siyasetin hukuk siyaset çelişkisini bizzat hissederek anlarsınız. Hele de emperyalis kuramı bilir, onun yaşam tarzını iyi kavrıyorsanız, o zaman önemli bir alanda yaşar ve kendinize bol bol doneler bulursunuz. Ne yazık ki günümüz Kuzey Kıbrıs gerçeyi ile burada yaşayıp kavrama gerçekelri bir birine çok uzak yerde durup, adeta ortak paydalaşması engelenmektedir.

Daha önceleri sık sık yazdık: Annan pilanı sorası Kuzey Kıbrısta yeni siyasal hamlelerle gelecek sıçramaları adımları atılıyordu. Hem genel, hem Türkiye eksenli ilişkide hemde Kıbrıs sorununda önemli net gelişmelerle yeni siyasal resmi oturtma çabaları oluyor. En basiti sistem içi hukuk siyaset çelişkisi yaşanırken, bunu resmi genel siyaset resmen kabullenip devam ettiriyor. Bir yanda yargı kararlarıyla mülkiyet kararları çıkarken, diyer yandan sanki bunlar yokmuş gibi de teres yönde adımlarla siyaset ayni yanlışları kökleştirip kalıcılaştırmaya hız veriyor. Bundan da ileri giderek Kıbrıs görüşmelerine  katırarak yasal olmayaın yasallaştırma hamleleri de oluyor. Tüm bunlar ise resmen göz göre göre olup adeta kabulendirilen aşamasında olan siyasal açılımlar olmaktadır.

Annan pilanı sorası barış havarilikleri veya para kapmakla gezme kuralla barışçıl görünme vitrini daha bir işletilirken, aslında ban başka dünya denilen gerçekler de adımlarla seslerini yaşamda ağır şekilde hisediriyor. Hatırlatma gerekiyorsa: Direk artık Türkiye yeşil burjuva sermayesi resmen direk el koyarak buraya yerleşmeye başladı: Neoliberal paketler direk uygulanmaya geçirilerek kamusal alanlar yok ediliyor, buradaki maaş oranı Türkiyeleştirilmeye ve ordaki düzeye çekilmeye hız verildi. Kamuda ne varsa elden çıkarılarak adeta örgütsüz ve içi boş içsel ile dış sermaye etkenlikle ilhak poletikasına yön verildi. Diyer açıdan getirilen nufusu bilmem yeniden tekrarlatmaya gerek varmı?

Kısaca Türkiyeye daha ilhaklaştırma ve neoliberal paketlerle yeni Kıbrıs siyasetinin görüntüleri oluşturuluyor: Burdaki iş birlikciler hem Evet efendim” ve “bizde alalım” beklentileriyle bunlara hemen alkış tutarak konuyu adeta geliştirip hizmetle koltuk birliktelikleri yaşatıyor. Dünya denilen sistem de buna resmen göz yummakla kalmayıp ayni eksenden kendi lehlerine olanları da kaptılar. Şimdi ise bu yeni oluşumla Kıbrıs sürecini de masaya oturtmaya başladılar.

Son günlerde yukarda özetlediyim siyasal kurumsalaşma artık direk masa başı önerileri de şekillendirmeye başladılar. Ayni cihaletli ve evet efendimli çizgi burada da sırıtı: Hemen sunulanın ne olduğunu bilmeden “ne harika öneriler” diye alkışlarla bol bol atmalarla tekrarladılar. Oysa mülkiyet konusunda olduğu gibi buraya Kuzeye gelen anlayışın genel Kıbrısa kabullendirip güçlendirme olmaktadır. Ama bilimci olup bilmeyen ve kendi dar mesleki açışla yakaşarak resmi merkezde oturtma sonucu bunlar net olarak konuşulmadı.

Önce bildik ve oldukça tepkisel olarak Türkiyede de içsel olarak tartışılan kent dönüşüm projesi buradaki mülkiyetde feragatnemeleri alarak sermaye yerleşim çizgisini, hemen bizdekiler anlamadan alkışladılar. Oysa sunulan Kıbrıs mülkiyet sorununu hukuki çözme deyil, buraya Anadolu yeni yeşil sermayenin elde etme Pazar kuramı olmaktadır. Bunu kimse anlamadan konuştu. Oysa kent dönüşünm anlayışı ile buradaki el deyiştirme dış sermaye siaysetlerini anlayan hemen genel ile yerelde yanlışı ortaya kor

Son günlerde ise başka bir mülkiyet hamleri yapıldı: AHİM kararları ve temel mülkiyet hakları bir yana iterek adeta yine var olan yasa dışılıktan yasala çıkma çareleri aranıyor. Bunlar hep bir noktada buluşuyor: Resmen masada var olan buradaki ilişkileri yasallaştırma ve Türkiye AB eksenini oturtma oluyor. Annan pilanı sorası zaten bilip de her nedense görüşme masa konusuna katmadığımız gerçekler artık Kıbrısın adeta AB Türkiye eksenine geldiyi olmaktadır. Hep onuturuz ki Masadaki oturanların kendi taleplerini sundukları akıldan çıkıyor. Böyle olunca da tekrarlayıp çözüm beklentisi adıyla da onlardan umut bekleriz. Oysa masaya konulanları kimse sorgulamıyor. Sorgulasa zaten bildik ikili siyasetin kısgacı karşımıza tokat gibi vuracaktır.

Son günlerde belli ki Türkiye kendini aşacak adımlarla yarattığı sistemi yasallaştırma adımları atıyor. Bu gayet normal olmaktadır. Çünkü kim güçlü ve örgütlü ise ve masada onun dedikleri oluyorsa, o istediyini yapacaktır. Bir yanda el deyiştirme, öte yanda kamusal çökertme ile neoliberal reçeteler: ikili kısgacın gerçeyi budur. Günümüz siyasetinde yaşanan süreç budur. Masaya konulan mülkiyet önerileri ve istenilen gelecek Kıbrısta masada olan taraflar yönü belirleyecektir. Uluslar arası siaysetin de buna resmen onay verip dondurma erteleme ve ayar ilkelerle bu oyunu oynadığı ortadadır. Bir yanda mülkiyet konusu olduğu gibi hem yargı kararları hemde siyasal kararlara karşın ters direk işleyiş dururken sistemin kurumsal nitelikleri bize çok ders verecektir. Yaratılanı uydurma veya devam ettirme ikileminde Kıbrısta bir çok olgu siliniyor. Bu gün Kuzey Kıbrıs Annan pilanı öncesinde deyildir. Çok gelişmelerle kurumsal dış etkenli deyişkenlikler oldu. Barış kelimesi bu nedenle boş olmaktadır.

Kısaca Kuzey Kıbrıs çok önemli öğretileri dileyene verecek deney yeri olmaktadır. Son gelişmeler adeta yeniden bize mutlaka emperyalis sistemi, neoliberal kurumsalaşmayı ve ilhak siyasetlerini bilmemizi getiriyor. Öğretilen en basit nokta ise hukuk veya Cenevre sözleşmeleri, siyasal kararlar hepsi gelip sistemin güçleriyle nasıl ters düz olduğunu ortaya koyuyor. Yaratılan yanlışlar da pay alma ve yaşam biçimlenmesi sonucu da insanların bunları nasıl kabullendiyi de direk yaşamın aynasından yansıtmaktadır. Onun için galiba var olanı yazıp konuşmak daha bir zorlaştı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin