arşivUlus IrkadKİM GELSE AYNIDIR VE ETİK ANLAYIŞ… / Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

KİM GELSE AYNIDIR VE ETİK ANLAYIŞ… / Ulus Irkad

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Israrla yedi sene önce vurgulamaktaydık: Bu şartlar altında kim Kuzey Kıbrıs’ta hükümete hatta devletin başına gelse aynıdır diye. Ama bu vurgulamamıza rağmen böyle olmadığına bizi inandırmaya çalışanlar vardı. Onlara göre CTP ağırlıklı koalisyon hükümetleri başarılı olacak, Kuzey Kıbrıs çözüm yapıp hemen dünyayla bir entegrasyona girecekti. Bu beş- altı sene içerisinde olmadı. Hatta kendilerine dayatılan paketi o şekilde evirip çevirdiler ki hükümetten bu gerçekleri söylemeden çekildiler ve paketin uygulanışını şimdiki UBP hükümetine bıraktılar. Şimdilerde ise dıştan kıs kıs gülüp “Gene meydan bize galacak be uşaklar” dediklerini duyar gibiyim. İnanın başta CTP ağırlıklı koalisyon hükümeti de olsa bugün yaşananların aynısı yaşanacak ve hedef de CTP olacaktı. Nitekim seçimler sırasında onlardan bıkan halk kesimleri bu defa da UBP’nin sessiz ama derinden tezgahı ile karşılaştı. Yani UBP de aynen CTP gibi ne yapacağını, ne uygulayacağını, emeklilerden vergi, emekli kıdem tazminatlarından da vergi alacağını yani kırpma operasyonlarına devam edeceğini hiçbir şekilde ne öncesi ne de seçimlerde hiç söylemedi.Israrla halka “Merak etmeyin biz bu tedbirleri uygulamayacağız” diyenler belediye ve ara seçimin ertesi günü hemen kararlarını açıkladılar.

Etikten, dürüstlükten bahsedilmektedir. Politikanın kirlendiği üzerinde duruluyor. Ne yani 1981 Haziran seçimlerinde mi etik vardı? Yoksa yapılan müdahale ve saldırılara göğüs gerenler mi olmuştu? Durduranlı TKP üzerinde o dönemlerde döndürülen dolapları şimdi yazsak defterler sığmaz. Hele gerek yerli medyada ve gerekse Türkiye medyasında sol ve sosyal demokrat örgüt ve partilere karşı yalan yanlış dezenfarmasyon kokan  iftiralar ise diz boyu idi. Lapta ve Alsancak’ta Halk-Der’lilerin 1981 seçimlerinde halkı rahatsız ettikleri yalanı sadece bir dezenformasyon ve iftiranın da ötesinde solu kirletmeye yönelikti. Fatsa Belediye Başkanı Terzi Fikri’ye yapılan saldırılara benziyordu bu saldırılar. “Sol, çok büyüdü kırpılması gerekir” diyenler kimlerdi? Seçimlerde ve daha sonraları yapılan müdahalelere karşı “demokrasilerde bunlar olmaz” deyip protesto eden sağ veya sol yetkililer mi olmuştu? Yoksa her şey gibi o zamanlar yapılanları da içine sindirenler sessizleşip tehlike kapıya geldiğinde ses çıkarmaya mı başlamışlardı? Yani biz Kıbrıstürk halkı veya örgütleri de zamanında sesimizi yükseltip yapılan yanlış ıcraatlara karşı cephe Almadık. 1980’li yıllarda daha 35 yaşında adamlar emekliye ayrılırken bu icraatın şimdilerde yüzümüze vurulacağı ve halka karşı yapılan hak budanmasında bir silah olarak kullanılacağını bilmiyorduk. Şimdilerde bu yasaları geçirenlerin de içinde bulunduğu UBP, o yaptığı icraatın vebalini çekeceğine gene halka karşı onu silah olarak kullanmakta. Ama o zamankl Türkiye yönetimleri de tüm bu yanlış icraatlara ses çıkarmadılar ve istedikleri hükümetler burada sürsün diye destek de verdiler. Şimdilerde bu yanlış icraatların ceremesini halktan sormak neyin nesi onu da anlayamadık. O dönemlerde halkın  bankalardaki Kıbrıs liralarına müdahaleler oldu. Onu da kanıksadık. Eşdeğer bırakan Güneylilerin hakları yendi ona da ses çıkarmadık ve kanıksadık. O haklar da ortadan kalktı. Birçok Güneyli insan dertten çatlayıp gitti. Çok insan yitirdik. Sonuçta ne oldu? Bir hiç…Sonuçta “Eşdeğer yalandır feragatname vermeyin” diyenler de eleştirdikleri düzene boyun eğip onlar da düzenin bir parçası oldular.

Şimdi bunca hatanın bedelini birkaç kuruş alan emekliden ve halktan çıkarmak da abesle iştigal etmek oluyor. Gereken yerlerden vergi al kardeşim? Mesela bugün denetleyemediğin iş yerleri casino veya eğlence merkezleri varsa onlara da bir denetleme getir. Bankalarını kontrol altına al. Dağlarını, yollarını ürettiklerini kontrol altına al. Toplumun malı olan KTHY gibi yerleri koru ve çalışanlarını da sokağa atma. Maaşların yüksek oluşundan dem vurulmakta… Ve buradaki maaşların Türkiye ile eşleştirilmesinden bahsedilmekte. Türkiye’deki insan domatesi 75 kuruşa yerken buradaki niye beş TL’ye alsın. Hadi düzenle bakalım fiyatları? Yapabilir misin? 1200 TL alacak bir memur bu pahalılıkta nasıl geçinecek? Bunun hesabını kitabını yaptın mı? Kiraz niye burada 30 TL’ye alınmakta o halde? Yok, ne yapıyorsun? Vur abalıya enflasyon sürmekte. Heryerde pahalılık… İki naylon çanta en az altmış bin TL’ye dolmakta ve sen maaşların düşürülmesinden zavallı emeklilerin orta kesim memur ve öğretmenlerin maaşlarına göz dikmişsin. Peki CTP’yi de eleştirdik… Onların da beş sene zarfında halkın indinde bir hayırlı icraatlarını görmedik, sonuçta UBP gibi onlar da mahkumdu da şu UBP’lilerin niye seçimler sırasında şunca vergi, şunca ekonomik politikayı icraata geçireceğiz diye halka gerçeği söyleme cesaretleri olmadı? Bunun etik anlayış tartışılırken toplumun gündemine gelmesi gerekiyor.

Eğer doğruysan, açıksan, şeffafsan, demokratsan, halktan yanaysan çıkarsın halkın karşısına “Arkadaşlar” dersin “…ben bunları bunları yapacağım, bu vergileri koyacağım ve şunları yapacağım, beni beğenirsen seçersin” dersin. Ama sırlar küpü gibi sesini çıkarmayacaksın ve yapacağın uygulayacağın icraatları halka söylemeyeceksin, bunu da son güne kadar saklayacaksın…

Kusura bakmayın ama bunun etikle dürüstlükle ne ilgisi var?

Etik sahibi, dürüst söylediği ile yaptıkları bir olan, halkı kandırmayan, gerektiğinde halka karşı icraatlar yapıldığında istifa edecek olan kişiler var mı? Yoksa boşu boşuna oy da istemeyin seçilmeyin de kardeşim? Yani boşu boşuna seçim seçim diyerek de halkın nefretini de kazanmayın. Veya bu halk için gerçekten mücadele edin. Ama mücadele edin ha…boşu boşuna sözler vermeyin…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin