Şubat ayının başında askersiz Lefkoşa kampanyasını başlattık. Süreç, istediğimiz hızda olmasa da giderek büyümektedir.
İki kitle toplantısı gerçekletirdik, üçüncü için çalışmalarımız önemli bir noktaya geldi.
Çeşitli destek mesajları da gelmeye devam ediyor, yani kampanya destekleri ile birlikte büyümektedir…
Bu süreç içinde en çok üstünde durup açıklama yapmak zorunda kaldığımız “mümkün mü?” sorusu oldu…
Evet, mümkün…
Arkasından gelen sorular “yani gerçekten mümkün olduğuna inanıyor musun?”…
Evet diye başlayan cevaplarımıza hem Türkçe hem de Yunanca konuşan Kıbrıslılar, tebessümle karşılık veriyor. Kimi hayalci olduğumuzu söylüyor…
Toplantılarda örgüt temsilcileri bunun “mümkün” (!) kılınması için öneriler sunuyorlar, yapılmaması gerekenleri, olanaklı olanları sıralıyorlar…
Ama istemenin, hayalini kurmanın büyüsünü kimse hatırlamıyor…
Evet, askersiz bir Lefkoşa istiyoruz, nasıl mı?
Tüm askeri birliklerin Lefkoşa’yı terk etmesi ile, mümkün mü? Evet on binler isterse mümkün ama önce beyinlerimizdeki ‘sus emirlerine’ itaat etmemeyi öğrenebilirsek…
Biz iktidar değiliz, nasıl yapacaklarına, bu askeri nereye koyacaklarına kendileri karar versin, biz istiyoruz…
Bu ülkenin yurttaşları, askeri gerginliklerden yeterince çekmiş bireyler ve namlunun ucunda yaşamaktan usananlar olarak bu gerginliğin sona erdirilmesini talep etmemiz hiç de zor değil… talep edebilmek için önce böylesi bir Lefkoşa’nın düşünü kurabilmek, her metre karesine onlarca silahın düştüğü bu coğrafyada bunlarsız da yaşanabileceğini hayalini göz önüne getirebilmek gerek…
Her mücadeleye umutla girilir, yenilmek kesin bile olsa, kazanacak gibi mücadele edilmeli, her yenilgi bir sonraki mücadelenin nüvelerini içinde taşımalı ve zafer elbet tüm yenilgilerin sonunda zor da olsa gelecektir, çünkü hayali kurulmuş bir dünya için çıkılan bu yolculukta kimse umudu olanları yenemez.
Ama önce beyinlerimize geçirilen prangalardan kurtulmamız gerek, önce askersiz bir Lefkoşa’nın hazını hayallerimizde yaşamalıyız, önce silahların gölgesinde susturulan özgürlük taleplerimizi ayağa kaldırmalıyız, önce iktidara karşı emre itaatsizlik yapmalıyız…
Bizler böylesi bir yaşama mecbur değiliz, hiçbir zor sonsuz değildir. Bizleri güçleri ile sindirmiş olsalar bile hiçbir karanlık sonsuz değildir ama önce karanlığa karşı bir mumun bile neleri gerçekleştirebileceğini anlamalıyız.
Evet, askersiz Lefkoşa mümkün, umudu ve barışı Lefkoşa’da yeşerterek başlayacağız yeni yaşama, ve onu önce tüm Kıbrıs’a, sonra tüm dünyaya taşıyacağız…
Silahlarını nere isterlerse oraya götürebilir ama Lefkoşa’da olmayacaklar çünkü askersiz bir Lefkoşa’da barışın, toplumlararası güvenin tohumlarını ekeceğiz, yurttaşların kendi şehirlerini kendilerinin planlayabilmesi koşullarını yaratacağız ve bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz…
Evet, askersiz Lefkoşa mümkün, yeter ki ‘olanaklı olan’ diye dayatılan bugünün iktidarların büyülü teorilerine kapılmayalım…
Net olarak anlamamız gereken, ortasında insansız bölgeleri ile, bölünmüş olarak yaşamaya hiçbir kent gibi Lefkoşa da mecbur değildir.
Bu olabilir mi diye hala daha kuşkusu olanlara,
evet, biz kazanacağız çünkü askersiz bir Lefkoşa’nın hayalini kuruyoruz…